Mazdekî topluluklarda ortaklaşa üretim ve paylaşım, soyut bir ideal değil, gündelik yaşamın temel örgütlenme biçimiydi. Topraklar, tahıl ambarları ve üretim araçları topluluk adına kullanılıyor; elde edilen ürün bireysel birikime değil, ortak ihtiyaçlara yönlendiriliyordu. Böylece eşitlik fikri bir vaatten çıkarak, doğrudan yaşanan bir toplumsal ilişkiye dönüşüyordu.
Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Mazdek, 5. yüzyılın sonu ve 6. yüzyılın başlarında yaşamış yenilikçi bir halk önderi ve düşünürdür. Zerdüşt inancı temelinde şekillenen, ancak sosyal ve ekonomik eşitlik fikirleriyle farklılaşan Mazdekizm adlı hareketin kurucusudur. Mazdek, geliştirdiği felsefi anlayışla Zerdüşt rahipleri ile Sasani aristokrasisinin ortaklığıyla bozulan toplumsal düzene karşı eşitlikçi, ortakçı ve özgürlükçü bir düzeni savunmuştur.
Tüm insanların eşit olduğunu savunmuş; servetin ve kadınların tekelleştirilmesine, mülkleştirilmesine karşı çıkmıştır. Toplumdaki gelir ve mülkiyet eşitsizliğini, aşırı lüksü ve israfı eleştirerek sade yaşamı önermiştir. Bu yaklaşımları nedeniyle döneminde birçok insanı bir araya getirebilmiş ve Sasani İmparatorluğu’na karşı etkili bir toplumsal muhalefet oluşturmuştur. Yöntem olarak ise şiddete karşı çıkmış; sorunların barışçıl yöntemlerle çözülmesini savunmuştur. Bu düşünce ve yaşam ilkeleri nedeniyle kimi tarihçi ve araştırmacılar Mazdek’i bir proto-sosyalist olarak tanımlar.
Mazdekî hareketin toplumsal dayanağını, ağır vergiler altında ezilen köylüler, mülksüz yoksullar, saray ekonomisinin dışında bırakılan zanaatkârlar ve köleler oluşturmuştur. Mazdekilik bu kesimler için yalnızca bir inanç sistemi değil, doğrudan yaşam koşullarını dönüştürmeye dönük bir çıkış, bir var olma ve onur mücadelesi anlamına gelmiştir.
Mazdek, öğretisinde dini formalitelerin azaltılmasını ve Zerdüşt din adamları ile dönemin aristokrasisinin güçlü pozisyonlarının sorgulanması gerektiğini dile getirmiştir. Yaşamı boyunca maddi olanaklara kendini kaptırmamış, öldürmenin ve hayvan eti yemenin doğru olmadığını savunmuştur. Bu yaklaşım, yalnızca bireysel ahlaka değil, şiddet ve tahakküm üzerine kurulu toplumsal düzene yönelmiş bir itiraz niteliği taşımaktadır.
Mazdekî topluluklarda ortaklaşa üretim ve paylaşım, soyut bir ideal değil, gündelik yaşamın temel örgütlenme biçimiydi. Topraklar, tahıl ambarları ve üretim araçları topluluk adına kullanılıyor; elde edilen ürün bireysel birikime değil, ortak ihtiyaçlara yönlendiriliyordu. Böylece eşitlik fikri bir vaatten çıkarak, doğrudan yaşanan bir toplumsal ilişkiye dönüşüyordu.
Elbette kurduğu düzen ve düşünce çizgisi kolay örgütlenmediği gibi, örgütlendikten sonra da sürekli saldırıların hedefi olmuştur. Dönemin aristokrasisi ve Zerdüşt ruhban sınıfının yozlaşmış kesimi bu hareketi tehlikeli bulmuş; her çağda olduğu gibi bu dönemde de karalamalara ve çarpıtmalara başvurulmuştur. Çünkü Mazdekilik yalnızca mevcut yönetime muhalefet etmiyor; mülkiyet, vergi, din ve aile üzerinden kurulan egemenlik düzeninin meşruiyetini doğrudan sorguluyordu.
Örneğin, kadının mülkleştirilmesine karşı duruşu bilinçli biçimde çarpıtılarak saptırılmış bir cinsellik anlayışıyla özdeşleştirilmiştir. Mazdekî düşüncede kadın, erkeğin tamamlayıcısı değil, eşit bir özne olarak ele alınır. Kadının mülkleştirilmesine karşı çıkış, yalnızca aile ilişkilerine değil, toplumsal iktidarın tüm biçimlerine yönelmiş bir itirazdı. Bu yaklaşım, Hürrem’in öncülüğünü mümkün kılan ideolojik zemini de yaratmıştır.
Mazdek’in fikirleri günümüze kadar birçok din, felsefe ve düşünce akımındaki eşitlikçi yaklaşımları etkilemiştir. Kimi İslam tarihi araştırmacıları, İslamiyet’in bazı iyilik ve paylaşım ölçülerinin kökenini Mazdekizm’e bağlar. Bu etki, Mazdekiliğin bastırılmasına rağmen düşünsel olarak ortadan kaldırılamadığını göstermektedir.
Karalama ve ideolojik saldırılar sonuç vermeyince dönemin egemenleri Mazdek’i ortadan kaldırmakta karar kılmıştır. Mazdek’in ölümü planlı bir komployla gerçekleşmiştir. Hakim görüşe göre dönemin Sasani iktidarı, Mazdek’in mezhebine sahte biçimde yakınlaşarak onu bir yemeğe davet etmiş; Mazdek ve yoldaşları bu davette hazırlanan tuzağa düşürülerek katledilmiştir.
Nizâmülmülk bu olayı şöyle anlatır: “Nuşirevan, kararlaştırılan günden önce köylere birkaç adam yollamış, ellerinde bellerle adamların gelmesini emretmişti. Bu adamlar geldiklerinde hepsini meydana toplamış, kapıları sıkıca kapattıktan sonra onlara meydanda 12.000 çukur açtırmış ve çukurları muhafaza etmelerini söylemişti.” Ardından Mazdekîler yirmişer kişilik gruplar halinde baş aşağı gömülmüş, Mazdek ise yüksek bir yapıda toprağın içine gömülmüştür.
Bu katliamla Mazdek ve ona inananlar büyük bir kıyımdan geçirilmiştir. Ancak hareket tümüyle tasfiye edilememiştir. Mazdek’in eşi Hürrem bu saldırıdan sağ kurtulmuş, Rey şehrine çekilerek mücadeleyi sürdürmüştür. Mazdekizm, Hürrem’in öncülüğünde yer altına çekilmiş; daha sonra Hürremîlik adıyla anılacak yeni bir direniş hattına dönüşmüştür.
Sonuç olarak Mazdek, dönemin sert sınıf ayrımlarına karşı çıkarak adalet ve eşitlik temelli bir toplum hayal etmiş ve bunun mücadelesini vermiştir. Hareketi askeri ve siyasal olarak bastırılmış olsa da, bu durum tarihsel bir yenilgi anlamına gelmemektedir. Mazdekilik, tarihin ilk komünalist deneyimlerinden biri olarak, eşitlik ve ortak yaşam arayışının bastırılamaz sürekliliğini göstermeye devam etmektedir.








