Enter your email Address

  • Anasayfa
Çarşamba, Ağustos 20, 2025
Berû Ajans
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
Berû Ajans
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
Anasayfa Analiz

Kürdistan Doğasının Sistematik Talanı

2 Haziran 2025
in Analiz, Ekoloji
0
Kürdistan Doğasının Sistematik Talanı
Share on FacebookShare on Twitter

     Tüm bu somut veriler açıkça gösteriyor ki, Kürdistan’da yaşanan ekolojik yıkım bir çevre talanı olduğu kadar bir kültürel kırım, bir hafıza silme operasyonudur. Ormanlar yakıldığında ağaçlarla beraber kuşlar, ağıtlar, masallar ve yurtseverlik bağları da yanmış oluyor.

     İnsanlığın ilk yerleşik hayata geçmesine ilham vermiş Kürdistan coğrafyası, bu oldukça zengin ve eşsiz doğasıyla tarih boyunca dikkat çekmiştir. Sümerlerin sedir ağaçları için düzenlediği seferlerden, Asur İmparatorluğu’nun Zagroslardaki maden ve orman varlıklarını ele geçirme amaçlı saldırılarına kadar, Kürdistan tarih boyunca doğasıyla işgalin hedefi olmuştur. Ne var ki bu talan saldırıları son on yıllarda uygulanan sistematik politikalarla sadece ekolojik anlamda değil, toplumsal düzeyde de bir yıkıma yol açıyor.

     Dört parça Kürdistan’ın her birinde farklı biçimlerde ama benzer amaçlarla yürütülen doğa talanı politikaları, enerji güvenliği, ekonomik kalkınma veya güvenlik gerekçeleriyle meşrulaştırılıyor. Ancak artık herkesçe bilindiği gibi asıl hedef, Kürdistan doğasının hem ekonomik hem manevi anlamda Kürt halkıyla olan simbiyotik bağını koparmaktır.

    Kuzey Kürdistan’da (Bakur) ekolojik tahribat, doğrudan devletin güvenlik politikalarının bir parçası hâline gelmiştir. Başta Dêrsim, Amed ve Botan olmak üzere fırsat bulunan her bölgede çıkarılan orman yangınları, madencilik projeleri ve baraj inşaatları Kürdistan doğasını telafisi olmayan bir tahribata uğratırken; köyleri, gelenekleri ve yerleşik yaşama zarar vererek halkın göç etmesini hedeflemektedir.

    Şirnex’in Cûdî, Gabar dağları ile Besta Bölgesi’nde 3 yıldır askerlerin korucularla beraber yaptığı doğa talanı aralıksız olarak sürüyor. Bugüne kadar çıkarılan yangınlarla dağlık alanlar adeta çöle dönerken, yüzbinlerce ağaç korucular tarafından kesilmiştir. Resmi kurumlara yapılan bütün itirazlar ise sonuçsuz kalmıştır. Sadece 2020 yazında Cudi Dağı’nda çıkan 11 ayrı yangın askerî gerekçelerle açıklanırken, halktan müdahale etmeye çalışan çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır.

     Florasında 1900 çeşit bitki türü bulunan ve dünyada sadece bu coğrafyada yetişen endemik türlerin bulunduğu Dersim doğası ise, yılardır ruhsatlı ya da ruhsatsız yapılan maden arama çalışmaları nedeniyle tahrip ediliyor. Dersim merkez ve ilçelerinde, ruhsat verilen şirketler tarafından sivillerin girişlerinin yasak olduğu ‘Geçici Özel Güvenlik Bölgeleri’ sınırları içinde kaçak yapılan maden arama çalışmalarında yüzbinlerce dönümlük arazi tahrip edilmiştir. Öte yandan yıllardır askeri operasyonlarda çıkarılan yangınlara resmî kurumlar sessiz kalırken, bu tabloyu tamamlayan nokta ise Munzur Vadisi’ndeki HES projeleri olmaktadır. İptal edildiği açıklanan projeler fiilen sahada uygulanmaya devam ediyor.

   Amed’in Pasûr, Farqîn ve Hezro ilçeleri arasında yer alan Geliyê Godernê’de baraj yapımı devam ederken, Dicle Nehri’nin çevresindeki ekosistem büyük bir tehdit altındadır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Hevsel Bahçeleri’ni besleyen Dicle, bir yandan kum ve çakıl çıkarma faaliyetleriyle zarar görmekte, diğer yandan çevresindeki ormanlık alanlar imara açılmak istenmektedir. Amed’in Licê ilçesi ile Çewlig’in Dara Hênê ilçesi arasında bulunan Sarım Havzası ise hidroelektrik santrali ve güvenlik barajlarının tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadır.

      Siirt-Şerwan’da planlanan altın madeni projesiyle 11 köyün sular altında bırakılması hedefleniyor. Böylece hem doğa hem de kırsal halk sistematik biçimde yerinden ediliyor. Tüm bu talanlar, kamuoyunun denetiminden uzak, cezasızlıkla sürdürülen bir süreç olarak devam ediyor. Şüphesiz bunlar, Kuzeyde yaşanan çevre talanını sunmak için verdiğimiz sadece birkaç örnektir. Her bölgede daha onlarca benzer talan olayı bulunmaktadır.

      Doğu Kürdistan’da (Rojhılat) doğa tahribatı daha az medyatik, daha az görünürdür. Ancak etkileri son derece yıkıcıdır. Özellikle Urmiye Gölü’nün kuruması, Mahabad, Sine ve Kirmaşan çevresinde başlayan tarımsal çöküş ve hava kirliliği, çevresel felaketin sessiz yüzünü oluşturuyor. Urmiye Gölü, bir zamanlar bölgenin en büyük su varlığı iken, bugün tuz fırtınalarının kaynağına dönüşmüş durumda. Veriler sansürleniyor, çevreyle ilgili eleştirel sesler bastırılıyor. 2022 yılında Mahabad’da yalnızca sosyal medya üzerinden orman yangınlarına dair paylaşım yapan 7 çevre aktivistinin tutuklanması bu baskının tipik bir örneğini oluşturuyor.

      Güney Kürdistan’da ise (Başûr), ekolojik yıkım iki cepheden ilerliyor: Bir yandan Irak merkezi yönetimi ve KDP’nin yürüttüğü neoliberal kalkınma projeleri; diğer yandan Türkiye’nin askerî müdahaleleri. Garê, Zap, Amediye gibi bölgeler savaş gerekçesiyle bombalanıyor; ardından bu boşaltılan alanlara maden şirketleri yerleşiyor. 2020’den bu yana Duhok-Amediye hattında onlarca maden tesisi kuruldu. Kırsal halk göçe zorlanıyor; Hewlêr ve Süleymaniye’deki mega inşaat projeleri dağ eteklerini betonlaştırıyor. Bu, dağ kültürünün ve yerel yaşamın sistematik biçimde çözülmesi anlamına geliyor.

     Rojava’da ekolojik kriz, savaşın ve Türkiye’nin su politikalarının iç içe geçtiği bir biçimde yaşanıyor. Türkiye, 2019’dan itibaren Tişrîn ve Tabqa barajlarının su akışını keserek bölgedeki içme suyu kaynaklarını kurutma politikasına yönelmiştir. Hesekê ve Kobanê’de ciddi bir içme suyu krizi yaşanırken, Fırat ve Dicle nehirlerinin akışının kesilmesi tarımı felç etmiştir. Aynı zamanda savaşın getirdiği altyapı yıkımı, kontrolsüz petrol çıkarımı ve toprağın kimyasal kirliliği, Rojava’da ekolojik çöküşü hızlandırıyor. Buna rağmen kooperatifler, yerel meclisler ve özellikle kadın öncülüğünde geliştirilen ekolojik projeler umut taşıyan nadir örneklerden biridir.

     Tüm bu somut veriler açıkça gösteriyor ki, Kürdistan’da yaşanan ekolojik yıkım bir çevre talanı olduğu kadar bir kültürel kırım, bir hafıza silme operasyonudur. Ormanlar yakıldığında ağaçlarla beraber kuşlar, ağıtlar, masallar ve yurtseverlik bağları da yanıyor.

     Bugün barajlar, madenler, savaşlar ve göç politikaları aracılığıyla yaşanan bu doğa talanı, sadece bugünü değil; geleceği de tehdit etmektedir. Bu nedenle Kürdistan’da yürütülen doğa tahribatını belgelerken yalnızca çevresel verilerle değil; duygusal, kültürel ve politik bağlamıyla birlikte ele almak gerekir.

   Kürdistan doğasını savunmak, çevrecilik kadar; halkın hafızasını, dilini, kültürünü ve yaşamını savunmaktır.

     Dîlem Sara

Önceki Haber

Vanspor 1. Lig’e Yükseldi

Sonraki Haber

Anma Eyleminde Tutuklanan Gençlere Tahliye

Berû Ajans Editor

Berû Ajans Editor

Sonraki Haber
İstanbul’da 2 Genç Tutuklandı

Anma Eyleminde Tutuklanan Gençlere Tahliye

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trend
  • Yorumlar
  • Sonuncu
Kim Olacağımıza Karar Verme Zamanı

Kim Olacağımıza Karar Verme Zamanı

16 Ağustos 2025
Özgürlükler Ülkesi Masalı

Özgürlükler Ülkesi Masalı

18 Ağustos 2025
Paris Komünü’nde Kadın Mücadele Deneyimi

Paris Komünü’nde Kadın Mücadele Deneyimi

15 Ağustos 2025
Siyasi Tutsaklara Tehdit ve Baskılar Sürüyor

Siyasi Tutsaklara Tehdit ve Baskılar Sürüyor

16 Ağustos 2025
İstanbul’da Kadın Cinayetlerine Karşı Yürüyüş

İstanbul’da Kadın Cinayetlerine Karşı Yürüyüş

0
İfade Özgürlüğümüz Nerede?

İfade Özgürlüğümüz Nerede?

0
Ankete Göre Kürtçe Eğitim Talebine Yüzde 98 Destek

Ankete Göre Kürtçe Eğitim Talebine Yüzde 98 Destek

0
Genç İşsizlik Yükselişte

Genç İşsizlik Yükselişte

0
İstanbul’da Kadın Cinayetlerine Karşı Yürüyüş

İstanbul’da Kadın Cinayetlerine Karşı Yürüyüş

19 Ağustos 2025
İfade Özgürlüğümüz Nerede?

İfade Özgürlüğümüz Nerede?

19 Ağustos 2025
Genç İşsizlik Yükselişte

Genç İşsizlik Yükselişte

19 Ağustos 2025
Ankete Göre Kürtçe Eğitim Talebine Yüzde 98 Destek

Ankete Göre Kürtçe Eğitim Talebine Yüzde 98 Destek

18 Ağustos 2025
Twitter Youtube Telegram Facebook Instagram

KATEGORİLER

  • Analiz
  • Anket
  • Bilim
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Genç Kadın
  • Genç Kalemler
  • Gençlik
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Tarih
  • Teknoloji
  • Üniversite

© 2024 BERÛ AJANS - TÜM HAKLARI SAKLIDIR!.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji

© 2024 BERÛ AJANS - TÜM HAKLARI SAKLIDIR!.