HABER MERKEZİ- Mesleki Eğitim Merkezleri’ndeki (MESEM) sömürü ve denetimsizliğe dikkat çeken TİP’li öğrenci Ahmet Vehbi Şişman, MESEM sisteminin çocuk işçiliğini meşrulaştırdığını belirterek buna karşı herkesi mücadeleye çağırdı.
2 Aralık’ta Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği Mesleki Eğitim Zirvesi’ni protesto etmelerinin ardından 16 arkadaşlarının tutuklanmasına ve Mesleki Eğitim Merkezleri’ndeki (MESEM) sömürü çarkına ilişkin değerlendirmelerde bulunan TİP’li Öğrencilerden Ahmet Vehbi Şişman , arkadaşlarına yönelik baskıyı ve MESEM sisteminin çocuk işçiliğini nasıl meşrulaştırdığını anlattı.
MESEM sisteminin çocuk işçiliğini kurumsallaştırdığını vurgulayan Şişman, 2 Aralık günü Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği Mesleki Eğitim Zirvesi’nin, daha fazla sömürü imkânı aramak amacıyla düzenlediğini belirtti:
“ MESEM denilen o iğrenç sistemi kapatacağımızı ve Yusuf Tekin’i de istifaya zorlayacağımızı, yargılayacağımızı söylüyoruz. Bilindiği gibi 2 Aralık günü yoldaşlarımızla MEB’in MESEM’leri meşrulaştırmak için yaptığı zirvede eylem yapmaya gittik.
Biliyoruz ki MESEM denilen sistemle birlikte 18 yaşının altındaki gencecik çocuklar, lise öğrencileri çocuk işçi olarak çalışıyorlar. Biz buna karşı o gün oradaydık. Çünkü biliyoruz ki MESEM aslında çocuk işçiliğini meşrulaştırmak için yapılmış, gençlerin kanını, emeğini patronlara pazarlamak için yapılmış bir sistem. Eğitim sisteminde böyle bir yer tutuyor.”
Korkunç Şartlarda Çalışıyorlar
MESEM’in kamuoyunda yeterince anlaşılmadığını vurgulayan Şişman, MESEM kapsamında çocukların ağır koşullarda çalıştırıldığını ve bu koşullarda çok sayıda çocuğun katledildiğini ifade etti:
”MESEM gerçekten anlatılması gerekiyor. Bunu fark etmiştik, bu yüzden de oradaydık. Çünkü gerçekten MESEM’in ne kadar kötü olduğu ne yazık ki anlaşılmıyor. Biliyoruz ki bugün eğer bir çocuk, daha 15-16 yaşında bir çocuk, bu hayattan herhangi bir sevinç duyamıyorum, bu hayattan herhangi bir mutluluk duyamıyorum diye intihar ediyorsa, biliyoruz ki bunun sebebi eğitim adı altında sürükledikleri o korkunç çalışma ortamlarıdır.
Ve bu ilk de değil, sadece bir yıl içerisinde 86 genç böyle katledildi. Arda Tombul da mesela bu gençlerden bir tanesiydi. Çalışma şartları ve o korkunç sistemde kafası pres makinesine sıkıştı ve katledildi. Biz buna karşı da mücadelemizi sürdürüyoruz. Doğru kelime bu bence, katledildi. İşte biz o gün bu gerçeği bağırmaya gitmiştik, bunu haykırmaya gitmiştik. ”
MESEM’lerde Çocuklar Sömürülüyor
Zirvede patron örgütlerinin varlığına dikkat çeken Şişman, MESEM’in patronların ihtiyaçlarına göre şekillenen bir yapı olduğunu ifade etti:
“Dediğim gibi MESEM aslında bir çocuk işçiliğini meşrulaştırma sistemiydi. Yusuf Tekin de biliyoruz ki bunu en başında götüren, bunun bakanı olarak gençlerin canını patronlara pazarlayan biridir. Ve bence birazcık somutlaştırmak gerekiyor, MESEM neden bu kadar patronlarla ilişkili? O gün o zirvede sadece Yusuf Tekin değil, aynı zamanda çeşitli patron kurumlarının başkanları da MÜSİAD, TÜSİAD, TOBB ve buna benzer bir sürü patron kuruluşunun başkanları da oradaydı.”
Sistemin denetimsizliğine de vurgu yapan Şişman, çocukların haftada beş gün boyunca tamamen işyerlerine hapsedildiğini, derslerin çoğu zaman verilmediğini, sadece kâğıt üzerinde kaldığını söyledi:
“Biz doğrudan teorik ve pratik eğitimin bir aradalığına karşı değiliz. Ama bu MESEM sistemi haftanın dört günü gencecik çocukları sanayilerde ve çalışma ortamlarında sömürüp, onlara asla bir teorik birikim bırakmadan ve hayatlarını belki de hiçbir zaman üniversiteye giremeyecek bir konuma konumlandırarak onları sömürmeyi hedefliyor.”
Normalde haftanın dört günü diye geçer ama aslında o haftanın beş gününe de kolay bir şekilde çıkabiliyor. Bence onu da açıklamak lazım. Bugün bir patron evinin altında bir sınıf açacak kadar, bir 10-15 tane ucuz çocuk işçi bulundurabiliyor, yani bir MESEM işçi bulundurabiliyor.
ve patron, ”benim fabrikamda 15 tane çocuk işçi var. O yüzden bu çocukları bir gün dahi okula göndermeden çalıştırabilirim. Onun yerine hoca benim çalışma ortamıma gelir ve burada çocuklara ders verir.” diyebiliyor.
Ama biliyoruz ki bu şekilde de işlemiyor. Hoca oraya da gitmiyor, sadece bir imzada karşılık görüyor ve öğrenciler, çocuklar, gençler, çocuk işçi olarak haftanın beş günü oradaki sömürü şartlarına, o korkunç şartlara maruz kalıyorlar.”
MESEM’e Karşı Mücadele Sürecek
Yaptıkları protesto eyleminin son derece meşru olduğunu belirten Şişman, eylem sonrası tutuklanan arkadaşlarının moralli olduğunu söyledi:
“Biz iki aralık günü orada toplu bir şekilde bu durumları protesto ettik ve MESEM’leri tarihe karıştıracağımıza, tarihin tozlu sayfalarına karıştıracağımıza ve Yusuf Tekin’in de bu yüzden istifa edeceğini, yargılanacağını haykırdık. Ve daha sonra 16 yoldaşımız tutuklandı.
Buradan söyleyebilirim ki her 16 arkadaşımızın da moralleri gayet yüksek. Biliyorlar ki tüm yoldaşları, tüm parti, tüm halk onlar için burada mücadeleye devam ediyor. Ve onları geri alana kadar, MESEM’leri de tarihin tozlu sayfalarına karıştırana kadar da mücadelemiz devam edecek.”
Bu konuda yürütülmesi gereken örgütlü ve birleşik mücadeleye de dikkat çeken Şişman, başta üniversite gençliği olmak üzere tüm toplumu daha etkili bir şekilde mücadele etmeye çağırdı.
“Biz gençler olarak şunu biliyoruz ki o liseli ve ortaokullu çocukların bir abileri ve ablaları var. Ve bizim de devrimci görevimiz açıkçası bu. O çocukları, o gençleri iş cinayetlerinden, MESEM denilen illetten kurtarmak.
Buna yönelik kesinlikle mücadelemiz üniversitelerde, kampüslerde devam ediyor ve devam da edecek. Oradaki tüm gençleri bu saflarda birleştireceğiz. Ve hiç kimse, üniversitelerde kimse MESEM’i bilmiyor olmayacak artık.
Ayrıca MESEM gündemi kesinlikle sadece TİP’li öğrencilerin veya sadece üniversite gençlerini ilgilendiren veya sadece liseli gençleri ilgilendiren bir gündem değil. Bu nedenle hep beraber, tüm öznelerle, tüm halkla, tüm oluşumlarla, birleşenlerle birlikte MESEM’e karşı gelmek, bir cephe oluşturmanın gerekliliğini görüyoruz.
Buradan çağrımız da en doğru şekilde hem üniversiteli gençleredir, hem de bu toprakların, Türkiye’nin halklarınadır. MESEM’lerde hiçbir çocuğun bir daha sömürülmesine, iş cinayetine kurban gitmesine izin vermeyelim.”
