HABER MERKEZİ- Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri, 25 Kasım dolayısıyla yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Artan kadın cinayetlerinin cezasızlık politikalarının sonucu olduğunu vurgulayan genç kadınlar, örgütlü mücadele çağrısı yaptı.
Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü’nde basın açıklaması ve yürüyüş gerçekleştirdi. DEÜ Merkez Yemekhane önünde bir araya gelen kadın öğrenciler, “Şiddetsiz, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için kadınlar mücadeleye” pankartı arkasında Merkez Yemekhane’den Yabancı Diller Yüksekokulu önüne yürüdü.
Yürüyüş öncesi yapılan açıklamada, Mirabel Kardeşlerin diktatörlüğe karşı yürüttüğü mücadelenin bugün kadınlara ilham verdiği vurgulanarak, “Bugün burada aynı sorumlulukla bulunuyoruz. Bu ülkede kadınların yaşamını tehdit eden şey, AKP iktidarının şiddeti teşvik eden cezasızlık politikaları ve kadınları ekonomik bağımlılık ile güvencesizliğe mahkûm eden siyasi düzenidir” denildi.
“İktidar kadınları korumuyor”
Öğrenciler açıklamalarında, iktidarın kadınları koruyan politikaları sistematik biçimde ortadan kaldırdığını belirterek şunları kaydetti:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, nafaka hakkına yönelik saldırılar, boşanmayı zorlaştıran düzenlemeler, failler için verilen indirimler, geciktirilen soruşturmalar ve Aile 10 Yılı gibi projelerle kadınların toplumsal konumunun aile üzerinden yeniden tanımlanması; hepsi aynı siyasal çizginin ürünüdür. Bu politikalar kadınların kamusal alandan dışlanmasını, ekonomik bağımlılığının artmasını ve yaşamlarını tehdit eden saldırıların katlanarak sürmesini beraberinde getiriyor.”
Bu sürecin somut örneklerine dikkat çeken öğrenciler, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümü ile kampüslerde yaşanan kadın cinayetlerini hatırlattı:
“Rojin’in kaybolduktan 18 gün sonra bulunan cansız bedenine intihar süsü verilmişti. Bir yıl sonra ise kadınların mücadelesiyle bedeninde iki farklı erkek DNA’sı bulunduğu ortaya çıktı. Benzer biçimde Erciyes Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi kampüslerinde iki kadın cinayeti yaşandı. Tüm bu olaylar münferit gibi gösterildi. Oysa bu, kadınların yaşamını korumayı siyasal öncelik haline getirmeyen bir iktidarın yarattığı şiddetin sonucudur.”
“Mücadeleyi Büyütmeye Çağırıyoruz”
Öğrenciler, 25 Kasım’ın kadınlar için örgütlü mücadelenin önemini hatırlattığını vurgulayarak, “Mirabel Kardeşler bize, baskı düzenlerinin ancak örgütlü mücadeleyle aşılabileceğini öğretti. Bugün Türkiye’de kadınların güvenli bir yaşam sürebilmesinin yolu da birleşik ve örgütlü mücadeleden geçmektedir” dedi.
Son olarak kadın öğrenciler, “Kadınların yaşamı siyasal iktidarın politikalarıyla tehdit ediliyorsa, mücadele yalnızca bireysel değil toplumsal bir zorunluluktur. Kadına yönelik şiddeti, sömürüyü ve güvencesizliği üreten bu düzene karşı Türkiye gençliğini eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz” ifadeleriyle açıklamayı sonlandırdı.








