HABER MERKEZİ-Ankara Üniversitesi Alternatif Akademi Topluluğu, öğrencilere yönelik hukuksuz aramalara ve polis baskılarına tepki gösterdi. Yapılan basın açıklamasında konuşan öğrenciler, baskı ve yıldırma politikalarına boyun eğmeyeceklerini belirtti.
Ankara Üniversitesi Alternatif Akademi Topluluğu, öğrencilerine yönelik hukuksuz aramalara ve polis baskılarına karşı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nda (Eğitim Sen) basın açıklaması gerçekleştirdi. Topluluk adına açıklamayı okuyan Şeyma Özer, “Ne okullarımızı ne de meydanlarımızı baskı ve yıldırma politikalarından dolayı terk etmiyoruz” dedi.
Alternatif Akademi Topluluğu, 30 Eylül’de düzenledikleri tanışma toplantısına katılan öğrencilere GBT (Genel Bilgi Taraması) yapıldığını, GBT’nin ardından bazı öğrencilerin polis tarafından telefonla aranarak toplantıda neler konuşulduğunun sorulduğunu, bazı öğrencilerin ailelerinin de aranarak baskı altına alındığını belirtti.
“Korku İklimini Kabul Etmiyoruz”
Topluluk adına konuşan Şeyma Özer, öğrencilerin taleplerinin “eşit, parasız ve bilimsel eğitim” ile “özerk ve demokratik üniversiteler” olduğunu vurguladı. Özer, “Bireyci ve korku ikliminin geçerli olduğu üniversiteleri reddediyoruz. Alternatif Akademi Topluluğu’nun geçtiğimiz eğitim öğretim yıllarında yürüttüğü faaliyetler, sınıf verilmemesi ya da dilekçelere yanıt verilmemesi gibi yöntemlerle engellenmeye çalışıldı. Ancak bu çabalar boşuna. Ne okullarımızı ne de meydanlarımızı baskı ve yıldırma politikalarından dolayı terk etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Özer, öğrencilerin demokratik haklarını kullanmasının hedef alındığını belirterek, “Üniversitelerde yaratılan korku atmosferi, düşünce ve ifade özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Bizler bu baskılara boyun eğmeyeceğiz” dedi.
“Gençliği Yıldırma Politikalarına Karşı Mücadele Edeceğiz”
Özer, polis baskılarının yalnızca Alternatif Akademi üyeleriyle sınırlı olmadığını, daha önce 1 Mayıs, 8 Mart ve 25 Kasım gibi eylemlere katılan öğrencilerin ve ailelerinin de Ankara Emniyeti tarafından aranarak tehdit edildiğini hatırlattı.
“Üniversite topluluklarının toplantılarına gelerek GBT yapmak, öğrencileri telefonla arayıp sorgulamak; eleştirel düşünen, sorgulayan gençleri sindirme girişimidir” diyen Özer, bu uygulamaların Anayasa’nın 33. maddesinde güvence altına alınan örgütlenme, toplantı ve gösteri hakkına açık bir saldırı olduğunu belirtti.
Gençliğe yönelik baskıların sistematik bir hale geldiğine dikkat çeken Özer, “Boğaziçi Direnişi’nden 19 Mart eylemlerine kadar birçok örnekte öğrencilerin gözaltına alındığı, tutuklandığı, ailelerinin arandığı ve kaçırma vakaları yaşandığına tanık olduk. Bu politikalar gençliği yıldırma, mücadeleyi kriminalize etme çabasının bir parçasıdır” dedi.
“Suç Duyurusunda Bulunacağız”
Özer, son dönemde kendilerini “emniyet görevlisi” olarak tanıtan kişilerin öğrencileri ve ailelerini arayarak bilgi almaya çalıştığını, bu durumun da ciddi bir hak ihlali olduğunu söyledi. “Bu resmi olmayan aramalara karşı suç duyurusunda bulunacağız” diyen Özer, tüm öğrencileri dayanışmayı büyütmeye ve üniversitelerdeki baskı politikalarına karşı ortak mücadeleye çağırdı.