HABER MERKEZİ- Dicle Üniversitesi öğrencisi Serhat Tanılır, Türkiye ve Kürdistan’da artan genç intiharların, gençliğin içine sürüklendiği derin toplumsal krizin bir göstergesi olduğunu belirtti. Tanılır, durumun bireysel bir tercih olmanın ötesinde, toplumsal temelli olduğunu vurguladı.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Serhat Tanılır, gittikçe artan genç intiharlar ve gençliğe dayatılan geleceksizliğe dair ajansımıza konuştu. Gençliğin baskının yanında yoksullukla teslim alınmak istendiğini belirten Tanılır, gençliğin derin bir yalnızlıkla karşı karşıya bırakıldığını belirtti.
“İntihar bireysel görünüyor ama toplumsal”
“İntihar, dışarıdan bakıldığında bireyin kendi içinde yaşadığı bir buhranın sonucu gibi görünse de, aslında toplumsal olana özellikle kendi çevresi ve doğal ilişkilerine bir mesaj taşıyan bir eylem. Bunu sadece psikolojinin konusu olarak değil, toplumsal olanla kesişen bir yerde değerlendirmek gerekiyor. Özellikle son yıllarda üniversite kampüslerine kadar taşan genç intiharları bize çok net bir mesaj veriyor. Bu durum, intiharların bireysel sorunların ötesinde, sistemsel ve yapısal sorunlara işaret ediyor.”
“Gençlik sosyal izolasyon içinde”
Tanılır’a göre genç intiharlarının arkasındaki temel neden, gençliğin geleceksizlik duygusu ve yoksullaştırılması.
“Gençlik, toplumsal olarak en dinamik ve dönüştürücü güçken, bugün ciddi bir sosyal izolasyon içinde. Bu izolasyonun temelinde iktisadi nedenler var. Geçim kaygısı, işsizlik ve barınma sorunları gençliğin en temel gündemleri hâline geldi. Hayalsizleştirilmiş bir yaşam pratiği içindeyiz. Yaşadığımız hayatlar bize dayatılmış ve bizden alınmış gibi.”
“Gençliğin iradesi kırılıyor”
Bu durumun gençliğin kolektif hareket yeteneğini de zayıflattığını belirten Tanılır, “İntiharlar, gençliğin toplumsal birliktelikten uzaklaşmasından kaynaklı bir çığlık. Bu bizi harekete geçirmek yerine, irademizi kırıyor. Gençler ekonomik özgürlüklerinden mahrum bırakılmış durumda. Bugün üniversitelerdeki öğrencilerin çoğu asgari koşullarda yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Pratik işlerde çalışmak zorundalar, bu da hem sosyal hem akademik hayatlarından büyük fedakârlıklar yapmalarına neden oluyor” dedi.
“Bu politik bir stratejidir”
Tanılır’a göre gençliğin yalnızlaştırılması bir tesadüf değil, bilinçli bir politik tercihin sonucu:
“Bu tablo, sadece bireysel sorunlarla açıklanamaz. Burada bir strateji var. Gençliğin geleceksizleştirilmesi, yalnızlaştırılması ve yoksullaştırılması politik bir tercihin ürünüdür. Mart ayında Saraçhane’de, İstanbul Üniversitesi’nde, Ankara Üniversitesi’nde, ODTÜ’de yaşanan olaylar bu durumu açıkça ortaya koydu. Gençlik hareketleri daha filizlenmeden, kolluk ve hukuk yoluyla bastırılıyor. Gençlerin değişim talebi, işsizlik ve yoksullukla tehdit edilerek sindiriliyor.”
“ İnsani temelde ortaklaşmak gerekiyor”
Tanılır, tüm bu tabloya karşı gençliğin insani temelde örgütlü duruş geliştirmesi gerektiğini ifade etti:
“Bugün her birimiz hayalsizlikten, yoksulluktan, gelecek gaspından şikâyetçiyiz. Bunlar ideolojik farklılıkların ötesinde, çok temel ve insani sorunlar. Barınma, beslenme, eğitim gibi en temel ihtiyaçlarımız karşılanmıyor. O hâlde, bu sorunlara karşı ortak bir mücadele hattı oluşturmak da bu denli basit ve insani bir ihtiyaçtır. Tek gereken, bir araya gelişin arkasına sağlam bir mücadele iradesi koymaktır.”