Enter your email Address

  • Anasayfa
Perşembe, Ağustos 21, 2025
Berû Ajans
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
Berû Ajans
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
Anasayfa Analiz

İlk ve Son Sömürge Olarak Kadın

1 Şubat 2025
in Analiz
0
İlk ve Son Sömürge Olarak Kadın
Share on FacebookShare on Twitter

HABER MERKEZİ- Tarihte hiçbir çağ, günümüzdeki kadar kadını çok yönlü bir istismar aracı olarak kullanma güç ve deneyimini göstermemiştir. Kadın ilk ve son sömürge olarak tarihinin en kritik anını yaşamaktadır. Unutmamak gerekir ki, geleneksel kadınsı teslimiyet fiziki değil toplumsaldır. İçerilmiş kölelikten gelir. O halde öncelikle ideolojik alanda teslimiyet düşünce ve duygularını yenmek gerekir. Kadın özgürlüğü politik alana yönelirken, savaşımın en çetin yanıyla karşı karşıya olduğunu bilmelidir.

Politik alanda kazanmayı bilmeden, hiçbir kazanım kalıcı olamaz. Politik alanda kazanmak demek, kadının devletleşmesi hareketi değildir. Tersine, devletçi ve hiyerarşik yapılarla mücadele, devlet odaklı olmayan, demokratik, cins özgürlüğünü ve ekolojik toplumu hedef alan siyasal oluşumları yaratmak demektir. Hiyerarşi ve devletçilik en çok kadın doğasıyla uyuşmazdır. Bütün arkeolojik, antropolojik ve güncel araştırma ve gözlemler, kadının otorite kaynağı olduğu dönemler olduğunu ve uzun süreye yayıldığını göstermektedir. Bu otorite artık-ürün üzerine kurulu iktidar otoritesi olmayıp, tersine verimlilik ve doğurganlıktan kaynaklanan ve toplumsal var oluşu güçlendiren bir otoritedir. Kadında etkisi daha fazla olan duygusal zekâ, bu var oluşla güçlü bağlara sahiptir. Artık-ürün üzerine kurulu iktidar savaşlarında kadının pek belirgin yer almayışı, toplumsal var oluş tarzı bu konumuyla ilgilidir. Dolayısıyla anti-hiyerarşik ve devlet dışı siyasal oluşumlar uğruna kadın özgürlük hareketi öncü rol oynamak durumundadır. Köleliğinin politik alanda yıkılması özünde bu alanda kazanmayı bilmesiyle mümkündür. Bu alan mücadelesi kapsamlı demokratik kadın örgütlenmesini ve mücadelesini gerektirir. Her tür sivil toplum, insan hakları, yerel yönetimler demokratik mücadelenin örgütlenip geliştirileceği alanlardır. Tıpkı sosyalizmde olduğu gibi, kadın özgürlüğü ve eşitliğine giden yol en kapsamlı ve başarılı demokratik mücadeleden geçer. Demokrasiyi kazanmayan kadın hareketi özgürlüğü ve eşitliği kazanamaz. Kadının ekonomik, sosyal eşitlik sorunları da öncelikle politik iktidarın çözümlenmesiyle, demokratikleşmede başarıyla cevap bulabilir. Demokratik siyaset yapılmadan, özgürlükte ilerleme olmadan, kuru hukuki bir eşitliğin fazla anlam kazanamayacağı açıktır.

Kadına yaklaşımı bir kültürel devrim gibi ele almak en doğrusudur. Mevcut kültürle ne kadar iyi niyetli de olunsa, çaba da harcansa, olgudaki sorun ve ilişki yapısından ötürü anlamlı özgürlükçü bir çözüm sağlanamaz. En radikal özgürlükçü kimlik, kadına yaklaşımla veya bir bütün olarak kadın-erkek ilişkilerindeki düzeni kavrayıp aşmakla mümkündür. Kadın özgürlüğünde, dolayısıyla kendini özgürleştirmede mesafe alamayanların hiçbir toplumsal ve siyasal özgürlük alanında çözümleyici ve dönüştürücü olamayacaklarını anlamaları gerekir. Erkek egemen-köle kadın ikilemini aşamayan hiçbir özgürlük çabasının gerçek bir özgür kimlik sağlamayacağını da en temel özgürlük kriteri olarak almak gerekir. Kadın üzerindeki mülkiyet ve iktidar ilişkisi yıkılmadan, özgür kadın-erkek ilişkisi gerçekleştirilemez.

Yaşamın kendisi olan (Aryen dil grubundan olan Kürtçe’de Jîn, yaşam demektir. Aynı zamanda kadın anlamına gelir) kadın, yaşamın bütün yönlerini riyakârlıktan uzak, saf ve yalın haliyle görme yeteneğidir. Kadın olmak belki de en zorda insan olmak demektir. Toplumun yaşadığı kaba baskı ve sömürünün en katmerlisi kadın bedeni ve emeği üzerinde gerçekleştirilir. Kadının da insan olduğunun yeni farkına varılmaktadır. Katı cinsiyetçi onursuz yaklaşım yerini ihtiyacı duyulan bir dosta ve yoldaşa terk etmek arayışına bırakmak durumuna gelinmiştir. En azından bunun tartışılması yapılmaktadır. Kadınla toplumda doğru yaşamak gerçekleşmedikçe anlamlı bir yaşamın yaşanmayacağı bilinmelidir. Kadını merkeze almayan bir eşitlik ve özgürlük mücadelesi hakikati kavrayamaz, eşitlik ve özgürlüğü sağlayamaz.

Kadını öncelikle tanımlamak, toplumsal yaşam içindeki rolünü belirlemek doğru yaşam için esastır. Bu yargıyı biyolojik özellikleri ve toplumsal statüsü açısından belirtmiyoruz. Varlık olarak kadın kavramı önemlidir. Kadın tanımlandığı oranda erkeği tanımlamak olasılık dahiline girer. Erkekten yola çıkarak kadını ve yaşamı doğru olarak tanımlayamayız. Kadının doğal varlığı daha merkezi bir konumdadır. Biyolojik açıdan da bu böyledir. Erkek egemen toplumun kadın statüsünü alabildiğine düşürmesi ve silikleştirmesi, kadın gerçekliğini kavramamızı engellememelidir. Yaşamın doğası kadınla daha çok bağlantılıdır. Kadının toplumsal yaşamdan alabildiğine dıştalanması bu gerçeği yanlışlamaz, tersine doğrular. Erkeğin zorbaca yok edici gücü, kadın şahsında aslında yaşama saldırmaktadır. Toplumsal egemen olarak erkeğin yaşam düşmanlığı, yok ediciliği, yaşadığı toplumsal gerçekliğiyle yakından bağlantılıdır.

Bütün bunlar nedeniyle Demokratik modernite, kadın doğası ve özgürlük hareketini temel güçlerinden birisi olarak bilip hem geliştirilmesini, hem de ittifak yapılmasını başta gelen görevlerinden sayarak, yeniden inşa çalışmalarında değerlendirmek durumundadır.

 

Önceki Haber

“Siyasi Tutsağa İnsanlık Dışı Uygulama”

Sonraki Haber

“Sürgün Edilen Siyasi Tutsağa İşkence”

Berû Ajans Editor

Berû Ajans Editor

Sonraki Haber
“Sürgün Edilen Siyasi Tutsağa İşkence”

"Sürgün Edilen Siyasi Tutsağa İşkence"

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trend
  • Yorumlar
  • Sonuncu
Kim Olacağımıza Karar Verme Zamanı

Kim Olacağımıza Karar Verme Zamanı

16 Ağustos 2025
Özgürlükler Ülkesi Masalı

Özgürlükler Ülkesi Masalı

18 Ağustos 2025
Koçgirî’nin Direnişçi Kadını: Zarîfe

Koçgirî’nin Direnişçi Kadını: Zarîfe

20 Ağustos 2025
Paris Komünü’nde Kadın Mücadele Deneyimi

Paris Komünü’nde Kadın Mücadele Deneyimi

15 Ağustos 2025
Öğrencilerin Gelecek Kaygısı Derinleşiyor

Öğrencilerin Gelecek Kaygısı Derinleşiyor

0
Bakanlık Öğrencilere Ajanlık Dayatıldığını Doğruladı

Bakanlık Öğrencilere Ajanlık Dayatıldığını Doğruladı

0
Hacettepe’de Öğrenciler Yurttan Atıldı

Hacettepe’de Öğrenciler Yurttan Atıldı

0
İstanbul’da Kadın Cinayetlerine Karşı Yürüyüş

İstanbul’da Kadın Cinayetlerine Karşı Yürüyüş

0
Öğrencilerin Gelecek Kaygısı Derinleşiyor

Öğrencilerin Gelecek Kaygısı Derinleşiyor

21 Ağustos 2025
Bakanlık Öğrencilere Ajanlık Dayatıldığını Doğruladı

Bakanlık Öğrencilere Ajanlık Dayatıldığını Doğruladı

21 Ağustos 2025
Hacettepe’de Öğrenciler Yurttan Atıldı

Hacettepe’de Öğrenciler Yurttan Atıldı

20 Ağustos 2025
Koçgirî’nin Direnişçi Kadını: Zarîfe

Koçgirî’nin Direnişçi Kadını: Zarîfe

20 Ağustos 2025
Twitter Youtube Telegram Facebook Instagram

KATEGORİLER

  • Analiz
  • Anket
  • Bilim
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Genç Kadın
  • Genç Kalemler
  • Gençlik
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Tarih
  • Teknoloji
  • Üniversite

© 2024 BERÛ AJANS - TÜM HAKLARI SAKLIDIR!.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji

© 2024 BERÛ AJANS - TÜM HAKLARI SAKLIDIR!.