“Tarih zaman zaman anı yakalayan, baskıya uğrayanların dileklerine ve özlemlerine bağlı liderleri öne çıkarır. Steve Biko da böyle biriydi; tam olarak zamanının bir ürünü, bir halkın yeniden uyanışının mağrur bir temsilcisi.”
Genelde Afrika’da, özelde Güney Afrika’da halklar, sömürgeciliğin yoğunlaştığı dönemde Fransa, Hollanda, İngiltere, Portekiz ve Belçika gibi güçlerin yayılmacı politikalarına maruz kaldı. Bu süreçte Afrika’nın farklı bölgelerinde Kwame Nkrumah gibi liderler ulusal bağımsızlık mücadelelerini yürütürken, Güney Afrika’da Afrika Ulusal Kongresi (ANC), Siyah Bilinç hareketi ve Güney Afrika Öğrenciler Örgütü(SASO) apartheid rejimine karşı direnişi örgütledi. Nelson Mandela, Steve Biko, Oliver Tambo ve Desmond Tutu gibi isimler ise bu mücadelenin en önemli öncülerinden oldu.
Bu yazımızda, bu isimlerden biri olan, Siyah Bilinci Hareketi ve SASO’nun kurucularından Steve Biko’yu kısaca tanımaya çalışacağız.
Steve Biko, Güney Afrika’da ırkçı apartheid rejimine karşı yürütülen siyah direnişinin Nelson Mandela’dan sonraki en etkili ismiydi. 1960’ların sonlarında ve 1970’lerde, Mandela ve diğer ANC liderlerinin cezaevinde veya sürgünde olduğu, yani ülke içi muhalefetin bütünüyle bastırıldığı bir dönemde ortaya çıktı ve genç bir kuşağa ilham vererek siyah mücadelesini yeniden canlandırdı.
Büyük önder Nelson Mandela, Biko’nun liderliğini ve etkisini şu sözlerle özetler: “Tarih zaman zaman anı yakalayan, baskıya uğrayanların dileklerine ve özlemlerine bağlı liderleri öne çıkarır. Steve Biko da böyle biriydi; tam olarak zamanının bir ürünü, bir halkın yeniden uyanışının mağrur bir temsilcisi.”
Steve Biko, içinde yaşadığı toplumun sömürgecilik koşullarının bir sonucu olarak kazandığı aşağılık kompleksi, özgüven eksikliği, sömürgeciye öykünme ve bölünmüş kimlik gibi duygulardan kurtulması için bir bilinçlendirme hareketine girişti. Ona göre “özgürlük önce zihinde başlar.” Siyahların kendilerini beyazlardan aşağı görmeyi bırakmaları ve kendi değerlerinin farkına varmaları gerektiğini savundu. Siyah kültürü, tarihi ve kimliğine yaptığı vurgu, siyah toplulukların özgüvenini yeniden kazanmasını hedefliyordu.
Biko’nun “Siyah Bilinci” yaklaşımına göre, kişinin kendi öz bilinciyle düşünmesi siyahinin varlığını bütünlüklü kılar; onu daha az bağımlı yapar; insan oluşunu ifade etmede daha özgür kılar ve insan oluşunun önemini küçümseyen her türlü girişime karşı durmasını sağlar. Biko, siyahların salt siyah oldukları için baskı gördüğünü belirtiyor ve bu baskıya birleşerek karşı koyabilmek için “siyahi” kavramının daha güçlü şekilde sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyordu. “Siyah güzeldir” sloganı da bu çabanın bir simgesi olarak ortaya çıktı.
O dönemde Güney Afrika’da ANC ve SACP gibi örgütler güçlüydü; ancak Apartheid rejimi tarafından yasaklanmışlardı. Liderlerin tutuklanması nedeniyle Steve Biko ve arkadaşları SASO’yu kurmaya karar verdi. SASO, strateji olarak beyaz liberallerle işbirliğinden kaçınıyor; siyahların kendi kendine yetebileceğini ve kurtuluşlarının ancak siyahların liderliğinde gerçekleşebileceğini savunuyordu. Böylece SASO’nun kuruluşu, dönemin politik koşulları ve mücadele stratejilerindeki farklılıklarla şekillendi.
Steve Biko öncülüğündeki Siyah Bilinci Hareketi ve SASO, siyahların kendine güvenen bireyler olmasını hedefliyordu. Biko kısa sürede toplum içinde etkili bir konuma yükseldi ve bu nedenle Apartheid rejiminin hedefi haline geldi. Hakkında birçok yasaklama kararı çıkarıldı; belirli bölgelerden ayrılması, iki kişiden fazla grupla konuşması, konuşmalarının aktarılması, yazılarının yayımlanması ve siyasi örgütlerle ilişki kurması yasaklandı. Ancak tüm bu yasaklara rağmen Biko, toplumu örgütlemeye ve düşüncelerini yaymaya devam etti.
Biko’nun şu sözleri mücadele kararlılığını açıkça özetler: “Değişim istiyorsak ceketlerimizi çıkarmalı, rahatlığımızı ve güvenliğimizi, işlerimizi ve prestijli pozisyonlarımızı ve ailelerimizi kaybetmeye hazır olmalıyız… Kayıp verilmeyen bir mücadele, mücadele değildir.”
Biko’nun mücadele anlayışını en çarpıcı biçimde ifade eden sözlerinden biri de şudur: “Yaşayacak bir düşünce için ölmek, ölmeye mahkûm bir düşünce için yaşamaktan daha iyidir.”
Ne yazık ki 12 Eylül 1977’de Steve Biko, henüz 31 yaşındayken Apartheid rejimine bağlı polisler tarafından günlerce işkence edilerek katledildi. Polis olayı örtbas etmeye çalışsa da toplumun baskısıyla işkence sonucu katledildiği ortaya çıktı. Bu durum, dünya genelinde hem Biko’nun sahiplenilmesine hem de Apartheid rejimine karşı baskıların artmasına yol açtı.
Biko’nun Siyah Bilinci felsefesi, Güney Afrika’daki ırkçılık karşıtı mücadelenin sonraki aşamalarına ve ABD’deki Siyah Güç (Black Power) hareketi gibi diğer küresel hareketlere de ilham oldu. Biko, Güney Afrika’nın siyah mücadelesinin en cesur önderlerinden biri olarak tarihe geçti.
Bugün Biko’nun düşünceleri, tarihsel bağlamın ötesine geçerek, benzer baskı ve eşitsizlik koşullarıyla yüzleşen halklar ve toplumsal kesimler için güçlü bir referans noktası olmaya devam etmektedir.








