HABER MERKEZİ- Türkiye’de gençlerin yarısından fazlası, ne eğitimde ne de istihdamda yer bulabiliyor. Çalışabilenler ise düşük ücret, uzun mesai ve borç sarmalı içinde yaşam mücadelesi veriyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin TÜBİTAK desteğiyle yürüttüğü “Türkiye’de NEET Gençler: Profil ve İyi Olma Hali” araştırmasının ön bulguları, gençlerin içinde bulunduğu ekonomik ve psikolojik tabloyu ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre gençlerin yarısından fazlası işgücünün dışında kalıyor. Çalışabilenler ise çoğunlukla düşük ücretli ve güvencesiz işlerde, uzun mesai saatleriyle ayakta durmaya çalışıyor. Gençlerin üçte biri ayda 9 bin TL’nin altında gelir elde ediyor.
Bu tablo, gençleri borç sarmalı içine sürüklüyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 8’i borcu olmadığını söylerken, büyük çoğunluğu kredi kartı, taksit veya ihtiyaç kredisi borcu taşıyor.
Gençlerin yüzde 92’si, kazandığı paranın temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini ifade ediyor. Bu durum, umutsuzluk ve gelecek kaygısını derinleştiriyor. Her on gençten altısı mevcut yaşam koşullarından memnun değil.
Eğitim de artık bir çıkış kapısı olarak görülmüyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 36’sı aldığı eğitimin iyi bir işe kavuşmasını sağlayacağına inanıyor. Yükseköğretim mezunları arasında dahi geleceğe güven azalmış durumda.
Bu koşullar, gençlerin yönünü yurtdışına çevirmesine neden oluyor. Gençlerin yüzde 68’i daha iyi iş olanakları için başka bir ülkeye gitmek istiyor. En çok tercih edilen ülkeler Almanya, ABD ve İngiltere.
Araştırma, gençlerin psikolojik tükenmişlik içinde olduğunu da ortaya koydu. Katılımcıların üçte biri sıklıkla yorgun hissettiğini, yüzde 29’u mutsuz olduğunu, yüzde 26’sı ise sorunlarıyla baş edemediğini söylüyor.
Gençler, “iş bulamama, düşük ücret, ev içi sorumluluklar ve sürekli sınav baskısı” nedeniyle hayatlarının askıda kaldığını dile getiriyor.
Toplumsal adalet algısı da zedelenmiş durumda. Gençlerin yüzde 91’i, “Daha az çaba sarf etmelerine rağmen benden daha iyi bir hayat yaşayan insanlar var” ifadesine katılıyor.
Araştırmacılara göre bu sonuç, liyakat eksikliğine ve eşitsizliklere duyulan öfkenin, genç kuşaklarda giderek büyüdüğünü gösteriyor.









