Enter your email Address

  • Anasayfa
Perşembe, Ekim 9, 2025
Berû Ajans
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
Berû Ajans
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
Anasayfa Analiz

Bir Örgütlenme Formu Olarak komün

7 Ekim 2025
in Analiz, Genç Kalemler
0
Bir Örgütlenme Formu Olarak komün
Share on FacebookShare on Twitter

 Toplumun özgür birliktelik, eşitlik ve dayanışmayı esas alan devlet dışı örgütlenmesidir. Tıpkı maddenin en küçük yapı taşının atom olması gibi, toplumun en temel yapı taşı da komündür, komün olmalıdır.

Kimi kavramlar vardır ki devletçi güçler bunlara saldırsa, çarpıtsa da kendine mal edemez, çünkü her koşulda toplumsallığı anlatan kavramlardır. Bu kavramların başında komün kavramı gelir. Bilindiği üzere komün kelimesindeki ”kom” kökü, Aryenik dillerde ve Kürtçede topluluk veya grup anlamına gelir. Komünalite ortakçı yaşamı anlatırken, komün bu ortakçı yaşamın örgütlenme formu olarak ifade edilebilir.

Bu anlamda komün toplumda sosyal grup ve kesimlerin devleti esas almadan, hiyerarşik düzene, tahakküme ve sömürüye dayanmayan, özgür, eşit ve demokratik ilkeler ve yardımlaşma temelinde bir arada gönüllü yaşamak için örgütlenmiş halkın sosyal yaşam biçimidir.

Öte yandan insan yaşamı doğal olarak toplumsaldır. Hatta insan türünün var oluş koşulu toplumsallıkta anlam bulmuştur. Şayet insanlar toplumlar biçiminde yaşamaktan vazgeçerlerse, insan diye bir şey ortada kalmaz. Eski primatlara geri dönülmüş olur. Bu nedenle komünal yaşam, zayıflatılmış olsa da devlete rağmen hep var olmuştur.

Toplum sadece insanların bir arada yaşadıkları, ortak yiyip içtikleri ve birbirlerine psikolojik olarak alışıp bağlandıkları bir form değildir. Bundan daha fazla ve daha öteye bir etkinliktir. Birçok hayvan türü de bir arada yaşamakta, ortak otlanmakta ve yiyip içmektedir. Çok sayıda kuş ve hayvan türü böyle yaşar. Hatta daha da genelleştirirsek, yalnız başına yaşayan canlı yoktur diyebiliriz. Hepsi bir denge, dayanışma ve sistem içinde yaşarlar. Ama yine de insan türü gibi toplumsal özellikler gösteren hiçbir hayvan ve canlı türü yoktur.

İnsanın diğer canlılardan farkı, akıl ve düşüncenin farklı bir boyutta gelişmiş olmasıdır. Ancak bu akıl ve düşüncenin işlendiği ve anlam bulduğu ortam toplumsallık ortamıdır. Toplumsallık olmadan akıl ve düşüncenin de gelişme şansı bulması çok zordur.

Onun için toplum insanların basit fiziksel bir aradalığı değil, düşünsel, sosyal, siyasal, ekonomik ve ahlaki tüm etkinliklerinin ve insana has tüm özelliklerin içinde hayat bulduğu yaşam formudur. Tek başına insan çok güçsüz ve anlamsızdır. Toplum ve topluluk olarak ise insan, hâkim ve güçlü bir yaratıcıdır.

Toplum kendi içinden sınıflara ayrışabilir, hiyerarşi ve statü farkları ortaya çıkabilir, akıl almaz birçok eşitsizliği yaşayabilir, mantık ve doğal olana ters birçok ucube davranış gösterebilir, ama ne olursa olsun her koşulda toplum var olmaya devam eder.

Toplum kendi içinde hastalıklıdır diye toplum olmaktan çıkmaz. Bir organı felçli olabilir, kulakları sağır olabilir, ama insan vücudu gibi yine de bir canlı organizmadır. Dolayısıyla toplumun kendi içinde yapay bölünmelere uğraması ve hastalıklı hale gelmesi, sadece tedavi edilmesi gereken hastalıklı bir toplum ve bünye haline geldiğini gösterir.

Onun için bütün bireyci ve toplum karşıtı vaazlara rağmen, liberal kapitalizmin bireyciliği de dâhil hiçbir bireycilik türü, toplumsallığı aşacak gücü gösteremez. Bireyci kapitalistlerin ve siyasi nüfuz sahiplerinin devlet, sermaye ve ticari alışverişleri toplum sayesinde vardır. Eğer kendilerine çalışan personel ve mallarını tüketen toplum olmazsa, onların değil kapitalist ya da egemen bir sınıf, insan olarak var olmaları bile düşünülemez.

Öte yandan liberal bireyciliğin tüm toplum karşıtı iddialarına rağmen, kapitalist birey, toplum içinde ürettikleri bir hastalık biçimidir. Aşılması gereken toplum değil, bu hastalık olmalıdır.

Komünal yaşam, toplumun bu bir arada varoluşu ve ortak yaşamıyla ilgilidir. Toplumun bu tarz bir arada yaşamı sonuçta iki tezin ortaya çıkmasına neden olur:

Birincisi, şimdiye kadar sınıflı uygarlıkla gelen toplumun kendi içinde devletli, egemenlikli, eşitsiz ve özel mülkiyetli yaşamasını savunan ve bunun da insanlığın doğal durumundan kaynaklandığını iddia eden hâkim egemen görüştür.

İkinci görüş ise, devlet, sınıf, egemenlik, eşitsizlik gibi hastalıkların yarattığı toplumsal sistem yerine, bunların toplumun doğal durumları olmadığını, zorla dayatılan toplumsal olgular ve kurgular olduğunu söyler. Bunların dönüştürülerek kaldırılmasını, yerine bunların olmadığı özgür ve eşit bir toplumsal sistemin kurulmasını savunur.

Bunun adı da komün ya da komünal sistemdir. İşte komünün toplum felsefesi ve kuruluş amacı budur.

Komün sadece ortak mülkiyet ve ekonomik yaşam değildir. Gerek ütopik klasik sosyalistlerin gerekse Marks ve Engels’in komünü ekonomik yaşama indirgeyerek tarif etmeleri ciddi eksikliklere ve olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Marksizm’in komünist toplumu, “herkesin yeteneğine ve herkesin ihtiyacına göre” ekonomik refahın ve bolluğun olduğu bir toplumu temsil eder.

buna dayanılarak insanların karınlarını doyurmak, bolluk ve refah içinde tutmak, komünizmin esası olarak anlaşılmıştır. Zaten Marks’ın komünist ütopyası çok gelişmiş bir teknolojik ve refah toplumunu temel alır. Onun için Sovyet devletinin yaptığı ilk iş, beş yıllık kalkınma planlamalarıyla devletçi ekonomiyi geliştirmek ve bolluğu yaratan bir gıda üretimini gerçekleştirmek oldu.

Hatta Sovyetlerden esinlenen Üçüncü Dünyanın ve Ortadoğu’nun birçok devleti, devletçi kalkınmayı programlarının başına koydular. Eğer ulusal devletler sanayileşir ve kalkınırsa bağımsız olacakları gibi, tüm ulusal ve toplumsal sorunlarını da halletmiş olacaklardı.

Bu ulusal kalkınmaya dayalı ekonomik politikaların her şeyi yaratacağı ve kurtaracağı varsayılıyordu. Bu anlayış Sovyetlerin uyguladığı reel sosyalizmin ekonomik determinizm anlayışından, ekonomik belirleyicilikten kaynaklanıyordu.

Sonra anlaşıldı ki, sadece insanların karınlarını doyurmak, refah ve bolluk içinde tutmak kendi başına ne sosyalizmi ne de komünizmi getirir. Sovyet Rusya’da ne açlık ne de sefalet vardı. Kaba anlamda karın doyuran bolluk, herkes için az çok vardı. Yine de sistem çök­mekten kurtulamadı çünkü olmayan demokrasi ve toplumsal özgürlüktü.

Tabi burada toplumsal kuruluşta teknolojik gelişme ve ekonominin önemsiz olduğunu söylemiyoruz. Elbette açlık, sefalet, hırsızlık ve eşitsizlik toplumsal ahlaksızlığın kaynağıdır. Burada vurgulamak istediğimiz, ekonomik refahı ve teknolojik gelişmeyi toplumun hizmetine sokan, demokrasi ve özgürlüğü esas alan zihniyet ve etiğin önemidir.

Özgürlük ve demokrasinin olmadığı yerde toplumsal refahın bir anlam taşımadığı anlaşılmıştır. Efendilerine hizmet eden kölelerin de çoğunlukla karınları doyurulmuştur. Buradan çıkarılması gereken birinci ders şudur: Komün sadece ekonomik birim değil ve olmamalıdır da. Komüne insanların bir arada yiyip içmesinin ötesinde anlamlar yüklemek gerekir.

Bu anlamlardan birincisi, komünün gönüllü birliğe dayanan bir kuruluş olmasıdır. İkincisi, komün toplumun doğrudan demokrasi ve öz yönetim okuludur. Üçüncüsü, bireyin içinde anlam bulduğu ve amaçlarını gerçekleştirdiği bir özgürlük alanıdır. Dördüncüsü, hümanizmin, adaletin ve insan ahlakının içinde yetiştiği ocaktır. Beşincisi, kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı, kadının bir meta olmaktan çıkarıldığı özgür eş yaşam alanıdır.

Sonuç olarak komün, yüce insan ideallerinin yetiştiği en uygun örgütlenmedir. Toplumun özgür birliktelik, eşitlik ve dayanışmayı esas alan devlet dışı örgütlenmesidir. Tıpkı maddenin en küçük yapı taşının atom olması gibi, toplumun en temel yapı taşı da komündür, komün olmalıdır.

Ali Güney

Önceki Haber

Fas’ta Gençlik Protestoları Sürüyor

Sonraki Haber

Öğrencileri Taciz Eden Öğretmene Beraat

Berû Ajans Editor

Berû Ajans Editor

Sonraki Haber
Öğrencileri Taciz Eden Öğretmene Beraat

Öğrencileri Taciz Eden Öğretmene Beraat

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trend
  • Yorumlar
  • Sonuncu
Ortadoğu Rönesansı ve Gençlik

Ortadoğu Rönesansı ve Gençlik

4 Ekim 2025
Bir Örgütlenme Formu Olarak komün

Bir Örgütlenme Formu Olarak komün

7 Ekim 2025
Kapitalist Modernite Bireyi

Kapitalist Modernite Bireyi

6 Ekim 2025
Wan’da Öğrenciler Tanışma Etkinliğinde Buluştu

Wan’da Öğrenciler Tanışma Etkinliğinde Buluştu

5 Ekim 2025
Öğrencileri Taciz Eden Öğretmene Beraat

Öğrencileri Taciz Eden Öğretmene Beraat

0
Fas’ta Gençlik Protestoları Sürüyor

Fas’ta Gençlik Protestoları Sürüyor

0
Egîdê Cimo Okul Kayıtları Devam Ediyor

Egîdê Cimo Okul Kayıtları Devam Ediyor

0
Wan’da Öğrenciler Tanışma Etkinliğinde Buluştu

Wan’da Öğrenciler Tanışma Etkinliğinde Buluştu

0
Öğrencileri Taciz Eden Öğretmene Beraat

Öğrencileri Taciz Eden Öğretmene Beraat

7 Ekim 2025
Bir Örgütlenme Formu Olarak komün

Bir Örgütlenme Formu Olarak komün

7 Ekim 2025
Fas’ta Gençlik Protestoları Sürüyor

Fas’ta Gençlik Protestoları Sürüyor

7 Ekim 2025
Egîdê Cimo Okul Kayıtları Devam Ediyor

Egîdê Cimo Okul Kayıtları Devam Ediyor

7 Ekim 2025
Twitter Youtube Telegram Facebook Instagram

KATEGORİLER

  • Analiz
  • Anket
  • Bilim
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Genç Kadın
  • Genç Kalemler
  • Gençlik
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Tarih
  • Teknoloji
  • Üniversite

© 2024 BERÛ AJANS - TÜM HAKLARI SAKLIDIR!.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Gör
  • Analiz
  • Dijital Medya
  • Ekoloji
  • Ekonomi
  • Gençlik
    • Genç Kadın
    • Genç Kalemler
    • Üniversite
  • Güncel
  • Kültür-Sanat
  • Özel Dosya
  • Röportaj
  • Spor
  • Teknoloji

© 2024 BERÛ AJANS - TÜM HAKLARI SAKLIDIR!.