HABER MERKEZİ- Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü hâlâ aydınlatılmadı. Bir yıllık süreci değerlendiren Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonu üyesi Bahar Beytekin, örgütlü mücadele vurgusu yaptı.
KYK yurdundan çıktıktan 17 gün sonra cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümünün üzeri, intihar denilerek kapatılmak isteniyor. Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonu üyesi Bahar Beytekin, bir yıllık süreci ve yürütülen adalet mücadelesini anlattı.
Komisyon üyesi Bahar Beytekin, Rojin’in kaybolmasından ölümüne kadar yaşananların sistematik bir şekilde örtbas edildiğini söyledi:
“Rojin Kabaiş, bir gün KYK yurdundan çıkıp ardından kaybolan ve daha sonrasında da katledilen genç bir kadındı. Bu süre zarfında intihar gerekçesiyle kapatılmaya çalışılıyor. KYK yurdundan çıktıktan 17 gün sonra aramaların olduğu noktada yurt, okul, devlet aslında bütün kurumlarıyla bir sessizlik ortamı yaratmaya ve Rojin’in katledilmesinin bir intihar olarak gösterilmesi için çabaladı aslında.
Çeşitli sosyal medyaları kullanarak, erişim engelleri getirerek ve de aslında medyaya o şekilde servis ederek yapmaya çalıştı. Biz kadınlar olarak biliyoruz ki her şüpheli kadın ölümü aslında bir cinayete tekabül eder. Bunun için bunu ortaya çıkarmak adına da bir adalet mücadelemiz sürüyor.”
Delillerin Üstü Örtülüyor
Beytekin, dosyadaki ayrıntılara ve fail aklamalarına dikkat çekerek, devletin Kürdistan’daki genç kadın katliamlarına yaklaşımına vurgu yaptı :
“Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonu olarak da sürecin aslında en başından beri Rojin’in intihar etmediğini savunuyoruz ve Rojin’e ne oldu devamlı olarak bunu soruyoruz. Davasında çok fazla delil olmasına rağmen delillerin üstü kapatılmaya çalışılıyor. Örneğin vücudunda iki erkek DNA’sı bulundu fakat Adli Tıp Kurumu bu DNA’ların kime ait olduğunu ve bedeninin neresinden alındığını açıklamıyor. Aslında fail aklıyor. Biz bu fail aklamaları Gülistan’dan biliyoruz, Şule Çet’ten biliyoruz. Özellikle de devletin Kürdistan’daki genç kadınlara dönük yaptığı bu kaybetme ve katletme politikalarını çok yakından tanıyoruz. .”
“Şule Çet plazanın üst katından atıldığında da ‘intihar etti’ dediler. Kadınların kararlı mücadelesiyle bunun cinayet olduğunu kanıtladık, failleri cezalandırdık. Daha sonra Gülistan Doku için aynı mücadeleyi yürüttük. Bugün hâlâ ‘Gülistan nerede?’ diye soruyoruz. Şimdi de aynı şekilde Rojin için soruyoruz: Rojin’e ne oldu?”
Adalet Mücadelesi Devam Edecek
Beytekin, adaletin sadece mahkemelerden değil, kadınların örgütlü mücadelesinden doğacağını vurguladı:
“Bizim hak taleplerimiz var, delillerin açığa çıkarılması, yargının görevini yapması gerekiyor. Ancak biliyoruz ki bu sadece hukuki yollarla değil, kadınların birlikte, sokakta ve örgütlü mücadelesiyle mümkün olacak. Bu yüzden Rojin’e ne oldu sorusunu her kentte, her dilde sormaya devam ediyoruz.”
Komisyon, sadece sokakta değil, sanal medya alanında da mücadele veriyor:
“Çeşitli ses odaları düzenliyoruz, katılımcılarla Rojin’in dosyasını tartışıyoruz. Taleplerimizi dile getiriyoruz. Kentlerde duvarlara, sıralara yazılamalar yapıyor, broşürler dağıtıyoruz. Sosyal medyada kurulan intihar algısını kırmak için mücadele ediyoruz.”
‘Bir Yılda Mücadelemiz Sonuç Vermeye Başladı’
Beytekin, örgütlü kadın mücadelesinin önemini şu sözlerle anlattı:
“Geçtiğimiz bir yılda dosya hâlâ ilk günkü gibi yerinde sayıyormuş gibi görünüyor. Ama kadınların ısrarlı mücadelesiyle artık bazı haber kaynaklarında Rojin’in intihar etmediği, şüpheli ölüm kategorisinde olduğu yazılmaya başlandı. Bu, kadınların birlikte mücadelesinin sonucudur.
Rojin’e ne olduğunu öğrenene kadar ses çıkarmaya, baskı yapmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz”