HABER MERKEZİ- Eğitim-Sen Amed şubeleri tarafından düzenlenen çalıştay, iki günlük tartışmaların ardından sonuç raporuyla sona erdi. Çalıştayda, anadilde eğitimin anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiği vurgulanırken, çok dilli ve demokratik bir eğitim sistemi için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu belirtildi.
Hazırlanan ön raporda, eğitim hakkının evrensel ve temel bir hak olduğu belirtilerek, Türkiye’deki mevcut anayasa ve eğitim politikalarının bu hakkı engellediği ifade edildi. Tek dil, tek kimlik ve tekçi yurttaş anlayışının, farklı kimliklerin anadillerini bastırdığına vurgu yapıldı. Özellikle 1982 Anayasası’nın, toplumsal çoğulluğu yok sayan bir zihniyetin ürünü olduğu belirtildi.
Rapor, anadilinde eğitimin yalnızca bir hak değil, aynı zamanda toplumsal barışın ve demokratik yaşamın da temel koşullarından biri olduğuna işaret etti. Anadilde eğitim talebinin pedagojik ve kültürel boyutlarının yanı sıra siyasal bir zemini de olduğuna dikkat çekildi. Çocukların kendi anadillerinde eğitim görmesinin sadece başarı oranını artırmadığı, aynı zamanda kimlik gelişimini ve toplumsal aidiyeti de güçlendirdiği ifade edildi.
Çalıştayda Kürtçenin lehçeleri olan Kurmanci ve Kırmançki’ye dair sorunlar da detaylı biçimde tartışıldı. Özellikle Kırmançki’nin yok olma tehlikesi altında olduğu, bu nedenle acil önlem alınması gerektiği belirtildi. Bu lehçelere yönelik özgün eğitim materyalleri geliştirilmesi, öğretmen yetiştirilmesi ve kamusal alanda daha fazla görünürlük sağlanması gerektiği vurgulandı.
Kadınlar ve çocuklar özelinde ise, taşımalı ve yatılı eğitim sisteminin çocukları anadillerinden uzaklaştırdığı, bunun da kültürel bir asimilasyon sürecine hizmet ettiği ifade edildi. Raporda, anadilin bastırılmasının kadınların toplumsal yaşama katılımı üzerinde de olumsuz etkiler yarattığına dikkat çekildi.
Sonuç olarak, çok dilli, çoğulcu ve eşitlikçi bir eğitim sisteminin ancak demokratik bir anayasa ile mümkün olabileceği belirtildi. Eğitim-Sen, anadilinde eğitimin anayasal güvenceye kavuşması için tüm toplumsal kesimleri ortak mücadeleye çağırdı. Rapor, bu konuda yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal farkındalık çalışmalarının da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.