Edinilen bilgilere göre; yoğun bakım ünitesinde tedavisi devam eden Acar, Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde 2015-2016 yılları arasında ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında “çatışmaların yaşandığı mahallelerde olduğu” iddiasıyla bir itirafçının beyanları üzerine 2017’de yargılanmaya başladı. Acar, Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 2020’de beraat etti. Ancak Acar’ın dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bozularak “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” iddiasıyla yeniden yargılanması istendi. Yargıtay’ın kararı üzerine 30 Mayıs 2024’te Mîdyad’taki (Midyat) evine giden polisler tarafından gözaltına alınan Acar, tutuklanarak cezaevine konuldu.
Ağırlaştırılmış müebbet istendi
Önce Midyat, ardından Elazığ Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne konulan Acar, 9 Eylül’de duruşması olduğu gerekçesiyle Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. 9 Eylül’de görülen duruşmada savcılık Acar hakkında “ağırlaştırılmış müebbet” ceza istemli mütalaasını açıklarken, bir sonraki duruşma 30 Eylül’e ertelendi. Duruşma gününün yakın olması nedeniyle Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Acar, 30 Eylül’de yeniden Mardin Adliyesi’ndeki duruşmaya katılırken, kararını açıklayan mahkeme, Acar hakkında “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası verdi. Acar, kararın ardından yeniden cezaevine götürülürken, gece saatlerinde “intihar girişiminde” bulunduğu iddia edilerek, ailesine haber verildi.
Çelişkili ifadeler
Günlerdir hastane önünde yoğun bakımda olan kızından gelecek olan haberi bekleyen anne Afife Ağırman, kızının yargılanma sürecini MA’dan Ahmet Kanbal’a anlattı. Ağırman, “Dosyada ne parmak izi ne de başka bir delil olmamasına rağmen hakim ve savcılar ‘üst mahkemenin kararına karşı gelemiyoruz’ diyerek, Mizgin’e müebbet verdiler” dedi. kimolduğunu bilmedikleri bir itirafçı ile aynı koğuşta tutulduğu bilgisi edindiklerini belirten Ağırman, “Bu nedenle şikayetçiyiz. Şüphelerimiz var. Mizgin kendisine bunu yapacak biri değildi. Kendisini şalı ile astığını söylüyorlar. Neden güvenlik kamerası görüntüleri olmadığını soruyorum, (gardiyanlar) ‘koğuşlara kamera koyamıyoruz’ diyorlar. Şikayetçi olduğumu söyleyince bu defa ‘güvenlik kamera kayıtları var, Mizgin kendisine bunu yapmış’ diyorlar. İfadeleri de çelişkili. Hiçbir şekilde de inanmıyorum onlara” şeklinde konuştu.
Günde 5 dakika görüş
Mizgin’in yoğun bakım ünitesinde iki gün boyunca ellerinin kelepçeli bir şekilde yatağa bağlı tutulduğunu kaydeden anne Ağırman, şunları söyledi: “Elleri bu nedenle kan toplamış, baloncuk olmuş. Sorduğumda ‘prosedür böyle’ demekle yetindiler. Bu birkaç gündür kelepçesini açtılar. İnsan bu kadar mı vicdansız olur? Savcılık izni ile ancak günde 5 dakika kızımı görebiliyorum. Her gün savcılıktan izin almazsam göremiyorum. Dilim varmıyor durumunun kötü olduğunu söylemeye. Kendisine kan lazım oluyor. Diyalize de bağladılar. Günlerdir hastanede olmasına rağmen halen tek bir hareket etmemiş. Ellerini tutuyorum ne hareket ediyor ne bir tepki veriyor. Kalp dışında bir şeyi çalışmıyor şu an.”
İntihar girişimine inanmıyorum
Anne Ağırman, kızının koğuşunda bulunan ancak ismini bilmedikleri itirafçıdan ve cezaevi yetkililerinden şikayetçi olduğu olduğunu belirtti. Kızının intihar ettiğine inanmadığını söyleyen anne Ağırman, şunları ekledi: “Mizgin duvara ve bir kağıda not yazmış. Ancak o notların ne olduğunu bize de avukatlarına da söylemediler. Halen elimize geçmedi. İntihar edecek biri değildi. Cezaevinde bir insan nasıl intihar edecek, nasıl kimsenin haberi olmayacak? Nasıl oluyor da beyni oksijensiz kalıyor. Elimizden ne gelse yapacağız.”