HABER MERKEZİ – 14 Mayıs 2023’de yapılan genel seçimleri ve 31 Mart yerel seçimlerini takip etmek için Fransa’dan Türkiye’ye giden Enternasyonalist heyetten Thérèse Roanet, seçim sonuçlarını, gözlemlerini ve gençlerin öncülüğünde büyüyen Wan direnişine dair izlenimlerini aktardı. Wan halkının faşist Türk devletine karşı ayağa kalktığını kaydeden Thérèse Roanet, yanan barikatların, sokaklara toplu halde inen kalabalığın kendisini oldukça etkilediğine dikkat çekti.
14 Mayıs Genel seçimlerine de gözlemci olarak geldiğini ifade eden Thérèse Roanet, o döneme dair gözlemlerini şu şekilde ifade etti; Yaklaşık 200 kişi olarak Türkiye ve Kürdistan’ın birçok yerine dağıldık. O dönem de Wan’da bir kaç gün geçirdim. Bu süreçte Yeşil Sol Parti’nin önderlik ettiği kampanya aracılığı ile daha önce hiç görmediğim bir şeyi gözlemleyebildim. Büyük ticari ve geniş caddelerin ve tezgahları kaldırımlara taşan küçük dükkanların yer aldığı küçük sokakların bir karışımı olan bu çeşitlilik dolu şehri ilk kez keşfettim. Etrafında karla kaplı dağlar ve Wan Denizi denecek kadar büyük bir göl vardı. Şehri arabayla geçip, şehre hayat veren seçim öncesi coşku atmosferine kapıldım.
“14 MAYIS SEÇİMLERİNDE WAN İŞGAL GÖRÜNÜMÜNDEYDİ”
Thérèse Roanet, 14 Mayıs seçimleri sürecinde Türk devletinin uluslararası alanda demokratik bir görünüm yaratma çabasının aksine otoriter bir rejime ait her şeyi gördüğünü ifade etti. Miting öncesi kentin her sokak ve köşesinde büyük zırhlı araçların ve ağır silahlı polislerin konuşlandığına dikkat çeken Roanet, kentin işgal görünümünde olduğunu söyledi. Roanet, “Burada açıkça görülüyor ki, polisin varlığı devletin kendisini halktan koruması amacıyladır. Hükümet aynı zamanda muhalefeti de her şekilde engellemeye çalışıyor. Benim varışımdan birkaç gün önce, sözde ‘terörle mücadele’ amaçlı bir tutuklama dalgası, 141 kişinin polis tarafından gözaltına
alınması ve 48 kişinin hapsedilmesiyle sonuçlanmıştı.Her ne kadar hükümet, insanların Türk devletinin etnik açıdan homojen bir bölge olduğuna inanmasını istese de Bakur Kurdistan’ın işgal altında olduğu gerçeğine ben bile fransız kalamıyorum. Yüzde 90’ı Kürtlerin yaşadığı Wan’da, kasabaya hakim kayalığın üzerinde, Türkçe olarak ‘Ne Mutlu Türküm diyene’ yazmaktadır. Nüfusun
%90’ının mutluluğu bilmediğine inanmalısınız” şeklinde konuştu.
“HALKIN COŞKUSU BENİ BÜYÜLEDİ”
Birkaç gün seçim kampanyasını yürüttüğünü kaydeden Roanet, bu anlara ilişkin gözlemlerini ise şu şekilde aktarı: “İlk gün Edremit’teki apartmanlarda broşür dağıtan partiye ben de eşlik ettim. Böylece partinin halk tarafından nasıl algılandığına dair ilk fikri edinebildim. Bazı kişilerin kapılarını açmayı reddederek veya kendilerine verilen broşürleri yırtarak bariz bir düşmanlık gösterdikleri doğrudur. Diğerleri ise baskıcı rejimden korktukları için temkinli davrandılar. Ancak çoğunlukla insanlar büyük bir coşku gösterdi ve seçimlere dair büyük bir umutları var gibi görünüyordu. İnsanlar bizi defalarca çay içmeye davet etti ve defalarca çay içtik. Halka olan bu yakınlık daha önce hiç görmediğim bir şeydi. Birkaç gün sonra Yeşil Sol Partisi’nin müziklerini yayınlayan ve insanları büyük seçim öncesi toplantıya davet eden büyük otobüslerden biriyle şehir turu yapma fırsatım oldu. Yanımızdan geçerken halkın coşkusunu gözlemlemek beni büyüledi. Etraftaki insanlar zafer işareti yaparak bizi selamlıyorlardı.”
“TÜRK DEVLETİ GENÇLERİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR”
4 Mayıs 2023’deki Gençlik Festivali’ne de katıldığını ifade eden Roanet, etkinliğe yüzlerce gencin katıldığını belirtti. Roanet, “Festivalde birkaç konuşmanın ardından ve her toplantıda olduğu gibi sıra geleneksel danslara geldi. Adımları bilmediğim için dans edemesem de çok güzel bir sahneydi. Yüzlerce gencin geleneksel danslarıyla yaşayan bir kültür var. Ama Türk devleti bunu daha çok tehdit olarak görüyor. Böylesine güçlü bir sosyal enerjiye sahip gençlerin kendi varlığı için tehlike oluşturduğunu anlamıştı. Bunun üzerine polis festivale hızla son verdi” şeklinde ifade etti.
14 Mayıs seçimlerinin büyük bir hukuksuzluk ve adaletsizlik içinde geçtiğine tanık olan Roanet, “Dolandırıcılık çok büyüktü. Mühürlenmemiş oy sandıkları, koridordaki önceden doldurulmuş zarf demetleri, yaşlı bir kadına ‘oy vermesine yardımcı olmak’ adı altında sandık başına kadar eşlik eden bir adam… Liste uzayıp gidiyor” dedi.
“SONUÇLAR SADECE BİR ZAFER DEĞİL, ÇOK DAHA FAZLASI”
31 Mart 2024’de yaşanan yerel seçimleri de değerlendiren Roanet, bu seçimde sadece bir zafer olmadığına, sonuçların çok daha fazlasını ifade ettiğine işaret etti. Bakur Kurdistan’da özellikle DEM Parti’nin birinci parti olmasının büyük bir zafer olduğunu söyledi. Aynı zamanda AKP’nin darbe girişimine rağmen sokağa çıkan halkın iradesinin de bu sonuçlar üzerinden güçlendiğini ifade etti. Roanet, “Bu defa korku, taraf değiştirdi. Bu ikinci zaferin uluslararası yankısı oldu ve umarım demokratik bir Türkiye ve Özerk Kürdistan’a yönelik uzun bir zafer serisinin başlangıcı olacaktır. Artık Wan’a gelen yabancılara, kahvaltılarıyla, iki renkli gözlü kedileriyle, müthiş
direniş ruhuyla ünlü bir şehir olduğunu anlatabileceğiz” şeklide değerlendirdi.