HABER MERKEZİ – 21 mayıs 1889 yılında Askeriye Tıbbiye mektebinde ittihad-ı osmanî adlı gizli bir örgüt olarak kuruldu.
Bu örgüt isim değiştirerek “İttihat ve Terekki” cemiyetine dönüştü. İttihat kelime anlamı birlik Terakki ilerleme demektir. İttihat Terakki kurucuları İshak Sükütî (Kürt) Abdullah Cevdet (Kürt) Mehmet Reşit (Çerkez) İbrahim Temo (Arnavut) Hüseyinzade Ali Bey (Türk) Hikmet Emin (Türk) Askeri Tibbiyelerin kurduğu bu cemiyet İstanbul’daki sivil ve askeri diğer yüksekokul öğrencileri arasında
sürekli sempatizan kazanıyordu. 1892 yılında 2.Abdülhamit cemiyetin varlığında haberdar oldu. Bu tarihten sonra cemiyet üyeleri sürekli gözetim altında tutulup gözaltına alınıyorlardı. 1895 yılında Ermeniler ile İstanbul’da organize ettiği protestolar 3 gün sürdü. Sokak çatışmaları yaşandı. Yüzlerce asker ve gösterici öldü. Bu olaydan sonra Cemiyet isminden söz ettirmeye başladı. 2. Abdülhamid bu olayları
gerekçe göstererek cemiyet hakkında sert önlemler almaya başladı. Cemiyetin öncü kadroları İstanbul’u terk ederek Paris’e sürgüne çıktılar. Bazı kadroları da Osmanlı imparatorluğunun ikinci başkenti Selanik’e sürgüne çıktılar. Selanik şehri liman ticaret vasıtasıyla değişik halkların yaşadığı önemli merkezi şehirdir.
Özellikle iş insanı Alorko Holding sahibi İshak Alaton’un anılarında Selanik Yahudilerin ittihatçı kadroların
Türkçü ideolojisinin benimsemesinde önemli roller üstendiğini belirtmişler. Yahudi sermayesi şunu çok
iyi biliyordu. Osmanlı’da ticareti kontrol eden gayri-müslüm halklarıdır. Özellikle Ermeni, Rum, Süryaniler
Mezoptamya ve Anadolu’daki uzun süredir ellerinde ticari tekeller bulunduruyordu. Osmanlı tebeası
Müslüman halklar ticaret tekellerinden çok toprağa bağlı tarım ve hayvancılık işlerinde etkindir. Talat
Paşa’nın Yahudi olduğunu belirten tarihçiler vardır.
Türk derin devleti veya Türk devlet aklı İttihatçı paradigma ile hareket ediyor
İttihat Terakki öncü kadroları pozitivist sosyolojiyi Osmanlı ve Türk toplumuna uygulamak istiyorlardı. Pozitivist sosyolojiye toplum muhafazakar birlik içinde gelişmeyi esas alıyorlardı. Pozitivizm toplumsal değerler üç evre şeklinde cereyan ettiklerini öne sürer; telolojik evre, metafizik evre, son ve ebedi olan pozitivist evre olarak insan zihniyetini belirdiğini iddia eder. Daha sonra pozitivist felsefe faşizmin sosyal darvinist yoluyla faşist ideolojinin bilimi olmuştur. Faşizm Hitler faşizmi örneğinde olduğu gibi toplumu
hastalıklı olarak görür. Hastalığı tedavi olarak toplumun tek bir lider ve ideoloji etrafında birleşerek toplumun ayrık otları diye tabir ettikleri diğer halkların soykırımdan geçirilmesi gerektiği öne sürerler. Hamit Bozarslan göre, İttihat Terakki sosyal darvinist projesine o kadar inanıyorlardı ki, Türk zihin dünyası bu ideolojiye göre şekillenmeli bütün Türklüğün birliği olan “Turancılık” fikryatı tek ideolojik formasyon şeklinde kabullenmelidir. Kanımca İttihat Terakki günümüzde fikriyatı o kadar derin ki, Türk derin devleti
veya Türk devlet aklı İttihatçı paradigma ile hareket ediyor. Turancılık fikriyatı Çin Seddi’nden Orta Avrupa’ya kadar turan ülkesi olarak kabul edilir. İlk İttihatçı kadrolarının islamiyeti bir Arap dini olarak küçümsediğini belirtmek gerekir. Türkçü İttihatçılar Türk’lerin eski Şaman dini ve Gök Tengri dinine dönülmesi gerektiğini belirtir. Orta Asya geleneği hem kültürel hem de siyasal olarak “Hakan” ulu lider etrafında birleşmesi gerektiğini belirtir.
İttihatçı kadrolar Prusya(Alman) yanlısı bir politika izliyorlardı
İttihat Terakki ve Ermeni Süryani jenosidleri 1908 2. Meşruiyet ilanından sonra padişahın yetkileri kısıtlandı. Osmanlı padişahı sembolik haline geldi. İttihat Terakki içinde bulunduğu Jön Türk hareketi Osmanlı Devleti’nin diğer batılı devletler gibi parlementer sistem ile modernleşip gelişeceğini öne sürer. 1912 2. Balkan harbiden sonra Osmanlı Devleti büyük toprak kaybına uğrayınca Jön Türk hareketi
Osmanlıcılık fikriyatının geçerliliğini olmadığını görünce Türkçülük ideolojisi tek hakim fikriyat olarak güçlendi. 1913 Tarihinde Bab Ali baskını ile İttihat Terakki Cemiyeti iktidarı ele geçirir. İttihatçı kadrolar Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşa 1913 Bab-Ali baskınından sonra merkezi ve tek elden yürütecek şeklinde iktidarı ele geçirdiler. Padişahlık makamı sembolik haline geldi. İttihatçı kadrolar Prusya(Alman) yanlısı bir politika izliyorlardı. Tabi bunun tarihsel arka planı var. Özellikle Colmar von der Goltz Paşa (1843 Prusya-1916 Bağdat) Osmanlı subaylarının 2. Abdülhamid döneminde askeri ve ideolojik stratejisinde önemli planında yer alır. Goltz Paşa’nın Prusya için yazdığı Asker millet teorisi Osmanlı subayları ve ittihatçı kadrolar arasında büyük yankı bulmuştur. Murat Belge’nin Militarist modernleşme kitabında belirtiği gibi bu kitap Almanca’dan başka dile tercümesi Osmanlıca ve İtalyanca ve Japonca olmuştur. Daha sonra bu ülkelerde faşizmin tıbkı Prusya gibi faşizmin iktidara gelmesi tesadüf olmadığını belirtir. Prusya generali Goltz paşa’nın Asker millet eserinde sosyal darvinist paradigmasyla yazılmış. Toplumsal mühendislik şeklinde toplumun Asker gibi eğitimden geçirilip, asker gibi yetiştirip, her erkek bireyin savaşmaya hazır olmasını gerektiğini anlatır. İttihatçı kadrolar Goltz Paşa’nın Asker millet adlı eserini Osmanlıca çevirisini şubelerine dağıtıp kadrolarını bu diktorine göre eğitiyordu. Kanımca Osmanlıca devletinin 1. Dünya savaşında Prusya ile birlikte savaşa girmesinin önemli nedenlerinden biri ittihatçı kadroların ile Goltz Paşa’nın kurdukları ideolojik bağlar çok önemli olmuştur. Tarihte Enver Paşa’nın Alman hayranlığı bundan kaynaklanır. İttihatçılık günümüzde Türk devlet aklı denilen paradigma ile kendini güncellenmiştir. İttihatçılik TC için tarihte yaşanmış bitmiş bir olgu değildir.Türkiye’de sağ partilerde sol parti ve islamcı partilere kafar geniş bir pelpazede kendini tezahür ediyor.Merkeziyetçi üstten altta hiyarşik olarak kendini örgütleyen yerelin
hiçbir inisiyatifi gözetmeyen bir örgütlenme ve fikriyattır. Mahir Kaynak’a göre Türkiye Cumhuriyeti kuran Osmanlı derin devletitir. Türkiye Cumhuriyeti kuran öncü kadrolara baktığımız zaman M.Kemal,İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak, Rauf Orbay, Refet Bele, Celal Bayar 1.Dünya savaşında yenilen Osmanlı birinci kuşak İttihatçı subaylar Talat, Enver, Cemal Paşa savaş sonunda ülkeyi terk ettiler. Savaşta kuraldır. Savaşı kaybedersen siyaseten tasfiye olursun. 1.Kuşak İttihatçı kadrolar tasfiye olunca Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran kadrolar 2. Kuşak İttihatçı kadroları ön plana çıkar. Türkiye’de tarihçiler hep anlatır. Cumhuriyeti asker sivil bürokrasi tarafında kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nde bir siyasal oluşum olarak günümüzde İttihatçılık hala beliryeci bir ideolojik fikriyat olarak
devam eder.
Günümüzde Kürt özgürlük hareketine karşı oluşturulan topyekûn inkar ve imha siyaseti İttihatçı kadroların 1.Dünya savaşı koşullarında Ermeni Süryani Rum ve Kürt soykırımının günümüzde 3. Dünya Savaşı koşullarında İttihatçı mantık ile adına Cumhur ittifakı dedikleri Türkiye’deki muhalefetin partilerin oluşturduğu Millet ittifakının da Kürt soykırımını destekledikleri aşikardır. 1913-1923 koşulları
güncellenerek günümüze uyarlayarak Kürt soykırımını gerçekleştirmek istiyorlar. Cumhuriyetin 100. Yılında yapılan Mayıs seçimleri İttihatçı mantığın nasıl Türkiye siyasetini şekillendiklerini gördük. Kürt özgürlük hareketinin fikriyatı dışındaki siyasi partiler TİP dahil İttihatçı ideolojinin değişiklik renklerini olduğunu gördük. Sinan Oğan 2023 Mayıs seçimlerinde sonra açıklaması herşeyi özetliyordu. Bizim amacımız seçimi kazanmak değil. HDP ve Kürtleri oyun dışına itmekti. Bunu da başardık demesi İttihatçı
mantığın zeminin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor…
Devamı gelecek…