Kadın olmak en güzel yaşam kaynağıyken örülen ideolojik egemen zihniyetiyle kadın olmaktan utanılacak hale getirilmiştir. Kadın tarihten günümüze gelene kadar hakikat yöntemleri olan mitoloji, din, felsefe ve bilim yollarıyla gücünden edinmiştir. Öyle kolayda olmamış tabi. Günümüze gelene kadar direne direne boğuşa boğuşa direniş içindedir. En önemlisi de kadın yüreğinde bunu kabul etmedi.
Tarihe bakıldığında Lilith, mitolojik ve efsanevi bir karakterdir. Lilith’in ilk kadın olduğu ve Adem ile birlikte yaratıldığı söylenir. Ancak, Lilith Adem’e itaat etmeyi kabul etmemiş. Kadın ve erkeğin eşit bir şekilde var olma hakkına sahip olduğunu söylemiş. “İkimizde eşitiz ve ikimizde topraktan yaratıldık“ deyip Adem’in üstünlüğünü kabul etmemiş ve tanrının yasaklı ismini söyleyip cennetten ayrılmış. Tanrı Adem’in buyruklarını yerine getiren ve ona sorun çıkarmayacak birini yaratmaya karar vermiş. Tanrı Adem’i topraktan yaratırken Kadını da topraktan yarattığı erkeğin eğri kaburgasından yaratmış. Havva Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı için Lilith gibi sorun çıkarmayacaktı ve itaat edecekti. Ve böylelikle kötü kadın Lilith, iyi kadınsa Havva olmuş. Bu kadınlar arasında ilk parçalanmayı ifade ediyor. İyi ve kötü kadın yani bana göre ve bana göre olmayan kadın tipi yaratılmıştır. Ancak ikisi de erkek tarafından korunmaya muhtaç kadın olarak görülmüş. Lilith kadın ve erkeğin toplumda eşit olması gerektiğini Havva ise itaatkar kadın olmayı temsil ediyor. Kadın, toplumun ilk oluşumunu ifade ederken nasıl olurda kadının eğri kaburga kemiğinden yaratıldığına inanabiliriz. Havva’nın öyküsü, bir anlamda erkek hegemonyasının köklerini dayandırabileceği yaratılış öyküsüdür. Yüz yıllar boyunca kadınların haklarını, eylemlerini kısıtlamak için öne sürülmüştür. Anaerkil dönemde kutsal görülen kadın, mülkiyetle birlikte köleci ve ikinci plana atılmış ve mitolojide tanrının yasağını çiğneyen, kaosu getiren kişi olarak ve buna bağlı köleliği meşrulaştırarak yeni ideolojiler sunulmuştur.
Athena Yunan mitolojisinde; zeka, sanat, strateji, ilham ve barışın tanrıçasıdır. Babası tanrıların ve insanların babası Antik Yunan inancında gök ve şimşek tanrısı Zeus, annesi ise Zeus’un ilk eşi olan hikmet tanrıçası Metis’dir. Sembolleri; kalkan, mızrak, zeytin dalı ve baykuştur. Mızrak savaşı, zeytin dalı barışı, gök gözlü baykuş da bilgeliği temsil eder. Savaş stratejisi ve bilgelik tanrıçası olması nedeniyle babası Zeus’un savaş zırhlarını emanet ettiği tek tanrıça Athena’dır. Ayrıca destanlarda da Zeus’un en sevdiği çocuğu olarak geçer. Zeka tanrıçası olan Athena, bu özelliğini annesi bilgelik, hikmet tanrıçası Metis’ten almıştır. Tanrıça Metis hamile kalınca, Zeus doğacak çocuk erkek olursa kendisini devirir diye tanrıçayı hamileyken yutar. Baş tanrı Zeus, Metis’i yutmuş kendisinin bir parçası yapmıştı. Zeus Metis’i uzun süre kafasının içine hapsetmiş. Ta ki doğum zamanı gelene kadar. Doğum zamanı geldiğinde Zeus demir ve ateş tanrısı Hephaistos’u çağırmış ve alnına keskin baltası ile vurmasını istemiş. Zeus’un beyninde bir yumru şeklinde büyüyen Athena oradan kalkanlı, bütün vücudu zırhlı bir şekilde yetişkin bir kadın olarak çıkar. Antik Yunan’da kadının doğum da bile rolünün olmadığını öne sürer Aristoteles. Tohumu atan erkektir kadın sadece taşıyıcıdır der. Ataerkil sistemde kadını ötekileştirilen ikincil olarak yansıtılan ve kadınların başarılarını bilgeliklerini sanatlarını ve hatta doğurganlığını dahi kıskanıp çalan bir düzenle karşı karşıya kalıyoruz tarih boyunca. Öyle ki bilgeliğin tanrıçası Athena bile Zeus’un başından doğmuştur. Ataerkil sistemin din, siyasal ve kültürel bakımdan ne kadar yüceltilmeye çalışılsa da yapaydır.
Ninhursag Zagros Dağları’nın tanrıçası olarak bilinir. Zagros dağları antik Mezopotamya’nın bir parçasıdır ve Ninhursag, bu bölgedeki bereket, doğurganlık ve toprak ana tanrıçası olarak bilinir. Ninhursag, Sümerlerin ve Akadların inanç sistemlerinde önemli bir yer tutar. Aynı zamanda doğal dünyanın koruyucusudur. Ninhursag, bitkilerin büyümesi, hayvanların üremesi ve insanların sağlıklı bir şekilde yaşaması için doğanın dengesini korumak ve hastalıkları iyileştirmek gibi güçlere sahip bir tanrıçadır.
Kadın ne Adem’in kaburgasından doğan Havva’dır. Nede Zeus’un beyninden yarattığı Athena’dır. Erkek dünyanın dengesini bozmadan çok önce kadın dünyanın dengesini bozmamak için milyonlarca yıl doğayla beraber, doğanın kucağında bir yaşam iken erkek savaşçı, koruyucu melek yalanıyla oyun oynayıp durdu. Kadından çaldığın yaşamın özü için sana savaş açan İştar’ı, vadettiğin cennete meydan okuyan Lilith’i ölümün kucağında ateşler içinde yanarken kuruyan dudaklarına şifa sunan Inanna’yı unutma. Şimdi metalar kraliçesi ilan ettiğin sunağındaki bakire kurban namus belan, bedava kölen, çocuklarının anası, kapatman üzerinde hakkın olduğunu mu sanıyorsun? Seni doğuran ben iken, can veren açlıktan ölmemen için yaşam kaynağından süt veren her düştüğünde arkanı kollayan kadın iken nasıl oluyor da kadın korunan sen koruyan oluyorsun. Hangi noktada fiziğinin seni yaratmamdan daha değerli olduğunu iddia ediyorsun?
Oysa hayattın anlamına erişecek sırrın ne olduğunu biliyor musun? Kadın yaşamın ve özgürlüğün kilit taşıdır. Ve Jin Jiyan Azadî felsefesinin sırrına erişilmedikçe asla yaşamın anlamını özgürlüğe taşırılamayacaktır. Çünkü kadın doğanın dilini kendisinde sırlaştırmıştır. Eskilerin yaşamsal anlam derinliğini taşıyan şu sözler bakıldığında eskilerin ne kadar ileri olduğunu fark etmemek mümkün değildir. İlkelden ilericiliğe tarih bakış açısı asıl sapmanın buradan geldiği gerçeğine varıldığında kadının yaşamla bağı ortaya çıkacaktır. İlkel ilklerin doğayla ve kadının yaşamla bağını şu sözlerle dile getiriyorlar. “İlkbaharda usul usul yürü; Toprak Ana hamiledir‘’–Kızılderili Atasözü. Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.”. Kadın öyle bir iç güdüyle doğmuştur ki yaşamın devamlılığı için yaşamın anlam gücüyle doğurur, sever, besler, büyütür, korur. İlklerin deyimiyle anlamlı yaşamın kaynağı onda saklıdır.