HABER MERKEZİ- Sömürge halklar üzerinde sporun dizayn edilmiş durumu dışında, aykırı şekilde gelişen devrimci hareketlenmelerin varlığından bahsedilebilir. Celtic, Osasuna, Barcelona gibi futbol takımları bu temelde gelişmiştir. İskoçya’daki Katolik İrlandalı göçmenler tarafından kurulan Celtic, Britanya’daki Protestan çoğunluk karşısında dışlanmış halkın kültürel direniş sembolü hâline gelmiştir. Katalonya halkının özgürlük mücadelesiyle özdeşleşen Barcelona ise, Franco diktatörlüğü döneminde bile rejimle doğrudan çatışmalardan kaçınmamış, statlarını halk kürsüsüne çevirmiştir.
Navarra bölgesinde kurulan Osasuna kulübü, kurumsal anlamda devrimci bir çizgide olmasa da; sistem karşıtı taraftar kültürüyle, halkçı ve yerel değerlere olan bağlılığıyla bilinir. Bu örneklerden bazıları da benzer özellikleriyle Amedspor çevresinde gelişmektedir.
Gerek aktif başarı gerek de kitle bağlılığı ile muhalif-devrimci bir pratik ortaya koyan bu takımların varlığı egemen güçleri epey rahatsız edecek derecededir. Katalan halkının kendi özgürlük mücadelesiyle spor faaliyetlerinin birleşimi Barcelona takımında görünürken, aynı durum Kürt halkı için Amedspor’da görülüyor.
Amedspor’un sporsal faaliyetler içinde bulunan kulüplerden farkı; kendi halkının gerçekliğine yakınlığı ve sistemler kuralları reddediyor olmasıdır. Sömürü düzeninin Türkiye’ye tayin ettiği etnosentrik zihniyet, sporda da bu zihniyetin hakimiyetini talep eder. Özellikle Kürt dili ve kültürünün öne çıktığı faaliyetlerde bulunan Amedspor kulübü ve taraftarı bu sebeple açık hedef olmaktadır. Esasında sosyal uyum standartlarını karşılıyor olmalarına rağmen, ötekileştirici zihniyetin yoğun olduğu bir bölgede olmanın dezavantajı olarak bu duruma maruz kalmaktadır. Özellikle Türk nüfusunun yoğun olduğu şehirlere giden Amedsporlu Kürt taraftarların gördüğü tavır Türkiye’deki zehirli ideolojinin toplumsal karşılığıdır.
Türkiye’de üzerinden birçok farklı yapının siyasi rant kastığı “Kürt Meselesi” Amedspor öznesinde belli futbol kitleleri tarafından da kullanılmaktadır. Etno-politik olarak aslında çoğulcu demokratik bir kimliği olan Amedspor’un taraftar yoğunluğu Kürtlerin yoğunluklu olduğu yerlerde %15-20 oranında iken, Türkiye bütününde %5’dir. Bu oran göstermektedir ki Amedspor sadece Kürt halkının değil, tüm bölge halklarının takımıdır. Kürt halkının sosyo-kültürel değerlerine olan duyarlılığı kullanılarak “Kürt Faşizmi” uyguladığı iddia edilmektedir. Bu iddianın çıkarılma sebebi, Amedspor’un kimliği ve duruşu itibari ile sporun tüm ahlaki gerekliliklerini yerine getiriyor olması, bu sebeple de saldırıya kapalı olmasıdır.
Bu durumda provokatör olan şahıslar, kurumlar ve kitleler bu iddiayı ortaya atmaktadır. Uğradığı hak ihlalleri ve saldırılar arttıkça Kürt halkının da Amedspor’a ilgisi, taraftarın ise kulübe olan bağlılığı olağanüstü derecelere çıkmıştır. Kürt halkının ideolojik-politik duruşuna açık saldırıdan korkmayan ırkçı-faşist güruhların Amedspor’a olan düşmanlığı da bu denklemde körüklenmektedir. Kanaatler gözlemlendiğinde açıktır ki süregelen dönemin getirisi Kürt halkının Amedspor’a bir ulusun milli takımına olan bağlılığına eşdeğerdir. Ancak bu etnik tekçi zihniyetin ötesinde ideolojik kanalları doldurulmuş, çoğulcu-demokratik bir şekilde ete kemiğe bürünmektedir.
Hegemon güçlerin sporu devletleştirmesi ve etkilerinden bahsetmiştik. Türkiye’de bu durumun en kötü etkileri Amedspor üzerinde görülebilmektedir. Amedspor taraftarına saldıran taraftarların kolluk kuvvetlerince desteklenmesi ve ek olarak aynı kuvvetlerin Amedspor kulüp üyeleri ile taraftarlarına tavrına bakıldığında devlet zihniyetinin karşılığı görülmektedir. Bu durum İspanya’da faşist kralın askerlerinin denetimi altında sporunu icra eden Barcelona kulübünü andırmaktadır. Bunun dışında devlet eliyle geliştirilmiş federasyonların Amedspor’a karşı işlediği hak ihlalleri de vardır. Gereksiz deplasman yasakları, “siyasi propaganda” iftiraları vb. birçok elden seçme sebeple Amedspor’a karşı yıldırma politikası uygulanmaktadır.
Tüm bu durumlar gözlemlendiğinde Amedspor’un başta Kürt halkı olmak üzere kitleler için bir futbol takımından çok daha fazlasını ifade ettiğini bilmek, bu bağlamda kıymetli bir toplumsal değer olarak sahip çıkmak devrimci bir sorumluluktur.
Bir sonuca varmak gerekirse, elimizdeki tüm olgular değerlendirildiğinde sporun sınıfsallığı ve devrimci niteliği reddedilemez bir gerçektir. Sistemin tüm çabalarına rağmen doğal toplumdan miras edindiği kolektif yapısını korumakta, bu yapı sayesinde kendisi üzerindeki baskıya karşı bir direniş yaratmaktadır. Amedspor öznesinde Kürt halkı için, dünya üzerindeki tüm devrimci hareketler öznesinde de dünya halkları için Spor; elzem ve devrimci bir yaşam bileşeni olarak varlığını devam ettirecektir.
Cıwan Rênas
